Tickle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tickle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tickle Kelimesinin Türkçe Anlamı ve Açıklaması


Tickle kelimesi Türkçe dilinde “gıdıklamak” anlamına gelir. Bu eylem, genellikle el, parmak veya tüy gibi bir şey kullanılarak kişinin vücuduna dokunulmasıyla gerçekleşir. Gıdıklama genellikle hoş bir his olmasına rağmen, bazı insanlar için rahatsız edici olabilir.

Örnek Cümleler:


1. I can’t stand being tickled. – Gıdıklanmaktan nefret ederim.
2. The child giggled as his mother tickled him. – Anne çocuğunu gıdıklarken çocuk kıkırdadı.
3. She had a tickle in her throat and couldn’t stop coughing. – Boğazında bir gıdıklanma hissi vardı ve öksüremiyordu.
4. He tickled her feet with a feather. – Tüy ile ayaklarını gıdıkladı.
5. The sensation of tickling can be both pleasurable and uncomfortable. – Gıdıklama hissi hem zevkli hem de rahatsız edici olabilir.
6. He burst into laughter when his friend tickled him unexpectedly. – Beklenmedik bir şekilde arkadaşı onu gıdıklayınca gülmeye başladı.
7. The comedian tickled the audience’s funny bone with his jokes. – Komedyen şakalarıyla seyircinin mizah duygusunu harekete geçirdi.
8. I have a tickle in my nose and need to sneeze. – Burnumda gıdıklanma var ve hapşırma ihtiyacım var.
9. The cat purred as its owner tickled it behind the ears. – Sahibi kedisinin kulak arkasını gıdıkladığında kedi mırıldandı.
10. She tried to suppress a giggle as her boyfriend tickled her waist. – Erkek arkadaşı belini gıdıklarken kıkırdamayı bastırmaya çalıştı.
11. The child’s ticklish laughter filled the room as his friends tickled him. – Arkadaşları onu gıdıklarken çocuğun kıkırdaması odanın içini doldurdu.
12. I have a tickling sensation in my hand. – Elimde gıdıklanma hissi var.
13. The sensation of tickling is caused by nerve endings in the skin. – Gıdıklama hissi ciltteki sinir uçlarından kaynaklanır.
14. He was so ticklish that even the lightest touch would make him laugh. – O kadar gıdıklanırdı ki en hafif dokunuş bile onu güldürürdü.
15. The therapist used tickling as a way to reduce the patient’s anxiety. – Terapist hastanın anksiyetesini azaltmak için gıdıklama yöntemini kullandı.
16. She tickled her baby’s tummy, making him coo with delight. – Bebeğinin karnını gıdıkladı

  1. The tickling sensation made her squirm and wiggle in her seat. – Gıdıklama hissi onu koltuğunda kıvranıp kıpırdatmaya sebep oldu.
  2. The comedian’s tickling prank was a hit with the audience. – Komedyenin gıdıklama şakası seyirciler tarafından çok beğenildi.
  3. He tickled her neck, causing her to gasp with surprise. – Boynunu gıdıkladığında, şaşkınlıkla nefesini kesip şaşırdı.
  4. The tickle of the feather on her skin sent shivers down her spine. – Tüyün cildinde yarattığı gıdıklama, omurgasında ürperti hissetmesine sebep oldu.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.