Thrive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Thrive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Thrive

Thrive kelimesi Türkçe’de “gelişmek”, “ilerlemek”, “başarılı olmak” anlamlarına gelir.

  1. If you want to thrive in your career, you need to keep learning and growing. (Kariyerinizde başarılı olmak istiyorsanız öğrenmeye ve büyümeye devam etmelisiniz.)
  2. The company has been thriving under its new CEO. (Şirket yeni CEO’suyla başarılı olmaya devam ediyor.)
  3. Plants need sunlight and water to thrive. (Bitkilerin gelişebilmesi için güneş ışığı ve suya ihtiyaçları vardır.)
  4. She thrives on challenges and always seeks out new opportunities. (O, zorluklarla baş ederek başarılı oluyor ve her zaman yeni fırsatlar arıyor.)
  5. A supportive community can help children thrive in school. (Destekleyici bir toplum, çocukların okulda başarılı olmalarına yardımcı olabilir.)
  6. The business has been able to thrive despite the pandemic. (Pandemiye rağmen işletme başarılı olmayı başardı.)
  7. Good relationships are essential for people to thrive both personally and professionally. (İyi ilişkiler, insanların hem kişisel hem de mesleki olarak gelişebilmesi için önemlidir.)
  8. This plant species thrives in humid climates. (Bu bitki türü nemli iklimlerde gelişir.)
  9. She always looks for ways to thrive and achieve her goals. (O, her zaman başarılı olmak ve hedeflerine ulaşmak için yollar arar.)
  10. In order for a business to thrive, it needs to have a strong online presence. (Bir işletmenin başarılı olabilmesi için güçlü bir çevrimiçi varlığa sahip olması gerekir.)
  11. Children who receive proper nutrition are more likely to thrive in school. (Doğru beslenme alan çocuklar, okulda daha başarılı olma eğilimindedir.)
  12. The city has been thriving economically thanks to its thriving tourism industry. (Şehir, başarılı turizm endüstrisi sayesinde ekonomik olarak gelişiyor.)
  13. Entrepreneurs need to be adaptable in order to thrive in the ever-changing business world. (Girişimciler, her zaman değişen iş dünyasında başarılı olmak için adapte olmaları gerekmektedir.)
  14. The team has been thriving since it hired a new coach. (Takım, yeni bir antrenör tuttuğu zamandan beri başarılı oluyor.)
  15. Creativity and innovation are essential for businesses to thrive in today’s market. (Yaratıcılık ve yenilik, işletmelerin bugünkü piyasada başarılı olması için önemlidir.)
  16. In order to thrive, you need to have a positive mindset and be willing to take risks. (Başarılı olmak için olumlu bir zihniyete sahip olmanız ve risk almaya istekli olmanız gerekir.)
  17. The local community thrives thanks to its

strong support system and active participation in local events. (Yerel topluluk, güçlü destek sistemine ve yerel etkinliklere aktif katılımına borçlu olarak gelişiyor.)
18. Companies that prioritize employee well-being tend to thrive in terms of productivity and employee retention. (Çalışanların iyi olması öncelikli olan şirketler, üretkenlik ve çalışan tutma açısından başarılı olma eğilimindedir.)

  1. Learning new skills and continuously improving oneself are key to thriving in today’s competitive job market. (Yeni beceriler öğrenmek ve kendini sürekli geliştirmek, bugünkü rekabetçi iş piyasasında başarılı olmanın anahtarıdır.)
  2. Communities that prioritize sustainability and environmental protection tend to thrive in the long term. (Sürdürülebilirlik ve çevre korumasına öncelik veren topluluklar, uzun vadede başarılı olma eğilimindedir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.