Think Of İll İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İLL ile İlgili Cümleler
İLL kelimesi Türkçede bir kişinin veya hayvanın sağlık durumunu ifade etmek için kullanılan bir kelimedir.
- He was feeling ill, so he went to the doctor. (O kendini kötü hissetti, bu yüzden doktora gitti.)
- I hope you don’t get ill from eating that expired food. (Umarım o tarihi geçmiş yiyeceklerden dolayı hasta olmazsın.)
- She has been ill for several weeks now. (O birkaç haftadır hasta.)
- The old man looked ill and weak. (Yaşlı adam hasta ve zayıf görünüyordu.)
- He had to stay home from work because he was ill. (O, işten hasta olduğu için evde kalmak zorunda kaldı.)
- The doctor said that he was suffering from a rare illness. (Doktor onun nadir bir hastalıktan muzdarip olduğunu söyledi.)
- She took a few days off work because she was feeling ill. (O kendini kötü hissettiği için birkaç gün işten izin aldı.)
- The boy was ill with the flu and had to stay in bed. (Oğlan grip oldu ve yataktan çıkamadı.)
- Her illness prevented her from attending the wedding. (Onun hastalığı, düğüne katılmasını engelledi.)
- The patient was diagnosed with a terminal illness. (Hasta, ölümcül bir hastalık teşhisi konuldu.)
- The nurse gave the ill patient some medicine to help him feel better. (Hemşire hasta hastaya biraz ilaç vererek daha iyi hissetmesine yardımcı oldu.)
- The ill effects of smoking are well-known. (Sigaranın zararları iyi bilinmektedir.)
- She felt ill at ease in the unfamiliar surroundings. (O, tanıdık olmayan ortamlarda rahatsız hissetti.)
- The cat seemed ill, so the owner took it to the vet. (Kedi hasta gibi görünüyordu, bu yüzden sahibi veterinere götürdü.)
- The doctor prescribed some medication for the patient’s illness. (Doktor, hastanın hastalığı için bazı ilaçlar yazdı.)
- The ill-tempered dog growled at anyone who came near it. (Hastalıklı köpek, yanına gelen herkesi hırçınca havladı.)
- She was feeling ill, but she still managed to make it to the meeting. (O kendini kötü hissetti ama yine de toplantıya katılmayı başardı.)
- The ill-conceived plan was quickly abandoned. (Kötü düşünülmüş plan hızla terk edildi.)
- The ill-fated expedition ended in disaster. (Kötü kaderli sefer felaketle sonuçlandı.)
- The man’s ill health was a result of his poor lifestyle choices. (Adamın kötü sağlığı, kötü yaşam tarzı seçimlerinin bir sonucuydu.)
- The company provided sick leave for employees who were ill. (Şirket, hastalanan çalışanlar için hastalık izni sağladı.)
- The ill child needed constant care and attention from his parents. (Hasta çocuk, ebeveynlerinden sürekli bakım ve ilgi gerektiriyordu.)
- Her illness was a wake-up call to take better care of her health. (Onun hastalığı, sağlığına daha iyi bakması gerektiği konusunda bir uyarıydı.)
- The ill effects of pollution are a major concern for environmentalists. (Kirliliğin zararlı etkileri, çevreciler için büyük bir endişe kaynağıdır.)
- The ill-considered decision had serious consequences. (Kötü düşünülmüş kararın ciddi sonuçları oldu.)
- The ill-fitting shoes were causing blisters on her feet. (Uygun olmayan ayakkabılar, ayaklarındaki su toplamalarına neden oluyordu.)
- The elderly woman’s ill health made it difficult for her to live independently. (Yaşlı kadının kötü sağlığı, bağımsız bir şekilde yaşamasını zorlaştırıyordu.)
- The child’s illness was a strain on the family’s finances. (Çocuğun hastalığı, ailenin maddi durumuna yük oluyordu.)
- The ill-fated attempt to climb the mountain ended in tragedy. (Dağı tırmanma girişimi, felaketle sonuçlandı.)
- The athlete’s ill-timed injury kept him out of the championship game. (Sporcu, kötü zamanda aldığı sakatlık nedeniyle şampiyonluk maçından uzak kaldı.)
Hemen Yorum Yaz