Testiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Testiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Testiness Nedir?

Testiness, bir kişinin sabırsız, huzursuz veya alıngan olması durumunu ifade eden bir kelime olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. Testiness is not a desirable trait in a customer service representative. (Müşteri hizmetleri temsilcisinde sabırsızlık istenmeyen bir özelliktir.)
2. She displayed a bit of testiness when I asked her to repeat the instructions. (Ben talimatları tekrarlamasını istediğimde biraz sıkıntılı davrandı.)
3. His testiness made it difficult to work with him on the project. (Onun huysuzluğu, projede onunla çalışmayı zorlaştırdı.)
4. My colleague’s testiness was a result of the stress caused by the tight deadline. (Meslektaşımın huzursuzluğu, sıkı teslim tarihi tarafından neden olan stresten kaynaklandı.)
5. She had a reputation for testiness and was therefore avoided by most people. (O, huysuzluk ile tanınıyordu ve bu nedenle çoğu insan tarafından kaçınılıyordu.)
6. The boss’s testiness was a sign that he was not pleased with our progress. (Patronun sabırsızlığı, ilerlememizden memnun olmadığının bir işaretiydi.)
7. Her testiness often led to conflicts with her coworkers. (Onun sıkıntılı davranışları genellikle iş arkadaşlarıyla çatışmaya neden oluyordu.)
8. The testiness in his tone was a clear indication that he was in a bad mood. (Tonundaki sabırsızlık, kötü bir ruh halinde olduğunun açık bir göstergesiydi.)
9. The constant delays had caused a sense of testiness among the passengers waiting at the gate. (Sürekli gecikmeler, kapıda bekleyen yolcular arasında bir tür sabırsızlık hissi yaratmıştı.)
10. His testiness was understandable given the amount of pressure he was under. (Ondaki huysuzluk, altında olduğu baskı miktarı göz önüne alındığında an

    laşılabilir bir durumdaydı.)

11. The customer’s testiness was diffused by the friendly attitude of the salesperson. (Müşterinin sabırsızlığı, satıcının arkadaşça tutumuyla yatıştırıldı.)
12. The testiness in his behavior was a sign that he was not enjoying the party. (Davranışındaki huzursuzluk, partiden keyif almadığının bir işaretiydi.)
13. The testiness in her voice made it clear that she was not in the mood for an argument. (Sesindeki sabırsızlık, bir tartışmaya hazır olmadığını açıkça ortaya koydu.)
14. The team’s testiness was a result of the long hours they had put in over the past few days. (Takımın huysuzluğu, son birkaç günde verdikleri uzun saatlerin bir sonucuydu.)
15. His testiness was a result of the lack of sleep he had been experiencing lately. (Ondaki sıkıntılı davranışlar, son zamanlarda yaşadığı uyku eksikliğinin bir sonucuydu.)
16. The testiness of the audience was evident as they started to fidget in their seats. (İzleyicinin sabırsızlığı, koltuklarında kıpırdamaya başlamalarıyla açıkça ortaya çıktı.)
17. The testiness of the children was a result of the long car ride. (Çocukların sıkıntılı halleri, uzun araba yolculuğunun bir sonucuydu.)
18. She tried to hide her testiness by taking deep breaths and counting to ten. (Derin nefesler alarak ve ona kadar sayarak sıkıntısını gizlemeye çalıştı.)
19. The testiness in his tone was a clear indication that he was not interested in continuing the conversation. (Tonundaki sabırsızlık, konuşmayı sürdürmeye ilgi göstermediğinin açık bir göstergesiydi.)
20. The testiness of the crowd increased as they waited longer for the concert to begin. (Konserin başlaması için daha uzun süre bekledikçe, kalabalığın sıkıntısı arttı.)