Tar İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tar İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tar İle İlgili Cümleler

Tar kelimesi, birçok farklı anlama gelebilen bir kelime olabilir. Burada en yaygın kullanılan anlamlarını kullanarak örnek cümleler vereceğiz. Tar, genellikle aşağıdaki anlamlarda kullanılır:

Tar (Verb): Tarlamak, tıraşlamak, fırçalamak

  1. I need to tar the roof before the rainy season starts. (Yağışlı mevsim başlamadan önce çatıyı kaplamam gerekiyor.)
  2. He always tars his boots before going hiking. (Yürüyüşe çıkmadan önce her zaman botlarını yağlar.)
  3. The barber tars his client’s face before giving a shave. (Berber traş yapmadan önce müşterisinin yüzünü tıraş kremiyle kaplar.)

Tar (Noun): Katran, yapışkan bir madde

  1. The tar on the road can damage your shoes. (Yoldaki katran ayakkabınıza zarar verebilir.)
  2. The fishermen use tar to seal their boats. (Balıkçılar teknelerini kaplamak için katran kullanırlar.)
  3. The old roof was covered in tar to prevent leaks. (Eski çatı sızıntıları önlemek için katranla kaplanmıştı.)

Tar (Noun): Ağ tarı, balık ağı

  1. The fishermen spread the tar on the net to repair it. (Balıkçılar ağı tamir etmek için ağın üzerine katran sürerler.)
  2. The tar caught a lot of fish that day. (O gün ağda çok sayıda balık yakalandı.)
  3. The tar was tangled in seaweed. (Ağ yosunlara dolanmıştı.)

Tar (Noun): Müzik aleti, bir tür çalgı

  1. He played a beautiful tune on his tar. (Tarında güzel bir ezgi çaldı.)
  2. The tar is a traditional Persian instrument. (Tar, geleneksel bir İran çalgısıdır.)
  3. The musician tuned his tar before the concert. (Müzisyen konserden önce tınısını ayarladı.)

Tar (Noun): Eski bir ölçü birimi, bir avuç

  1. He only needed a tar of sugar for his recipe. (Tarifinde sadece bir avuç şeker gerekiyordu.)
  2. She measured the flour with a tar. (Unu bir tar ile ölçtü.)
  3. The recipe called for two tars of olive oil. (Tarifte iki avuç zeytinyağı gerekiyordu.)

Tar (Noun): Kırsal kesimde kullanılan, at veya öküzle çekilen araç

  1. The farmer used his tar to transport hay. (Çiftçi saman taşımak için tarını kullandı.)
  2. The tar was overloaded with vegetables. (Tar sebzelerle aşırı yüklüydü.)

Tar (Noun): Kuyruk sokumu bölgesindeki tüylerin alındığı bölge

  1. The salon offers tar removal as part of their waxing services. (Salon, ağda hizmetlerinin bir parçası olarak tar alma hizmeti sunar.)
  2. She winced as the esthetician removed the tar from her bikini area. (Estetisyen bikini bölgesindeki tüyleri aldıkça acı çekti.)
  3. He prefers to shave instead of tar removal. (Tar alma yerine tıraş olmayı tercih eder.)

Tar (Noun): Bir takım insanlar veya eşyaların toplandığı grup

  1. The team is made up of a diverse tar of individuals. (Ekip, çeşitli insanların bir araya geldiği bir grup.)
  2. The flea market had a tar of vintage clothing. (Bit pazarı eski kıyafetlerin bir araya geldiği bir grup sergiledi.)
  3. The class consisted of a tar of different skill levels. (Sınıf, farklı yetenek seviyelerinin bir araya geldiği bir gruptan oluşuyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.