
Tapestry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Tapestry Nedir?
Tapestry, el işiyle dokunan süslemeli bir kumaş türüdür. Bu kumaş türü, desenli yüzeyiyle özellikle dekoratif amaçlar için kullanılır.
Örnek Cümleler:
- I saw a beautiful tapestry hanging on the wall of the museum. (Müzenin duvarında güzel bir duvar halısı gördüm.)
- Tapestry weaving is a traditional art form that has been practiced for centuries. (Dokuma, yüzyıllardır uygulanan geleneksel bir sanat formudur.)
- The tapestry in the castle depicts a famous battle from the Middle Ages. (Kaledeki duvar halısı, Orta Çağ’dan ünlü bir savaşı tasvir ediyor.)
- She purchased a tapestry rug to add warmth to her living room. (Oturma odasına sıcaklık katmak için bir duvar halısı satın aldı.)
- The tapestry was so intricate and detailed that it must have taken months to complete. (Duvar halısı o kadar karmaşık ve ayrıntılıydı ki tamamlanması aylar sürmüş olmalı.)
- The tapestry was made using a variety of different colored threads. (Duvar halısı, farklı renkli iplikler kullanılarak yapıldı.)
- She admired the tapestry’s intricate design, which featured tiny birds and flowers. (Küçük kuş ve çiçeklerin yer aldığı karmaşık tasarıma hayran kaldı.)
- The tapestry was so large that it covered an entire wall of the ballroom. (Duvar halısı o kadar büyüktü ki balo salonunun tamamını kapladı.)
- The tapestry’s colors had faded over time, but it was still a beautiful piece of art. (Duvar halısının renkleri zamanla solmuştu, ancak hala güzel bir sanat eseriydi.)
- The tapestry was hand-woven by skilled artisans using traditional techniques. (Duvar halısı, geleneksel teknikler kullanarak becerikli zanaatkarlar tarafından el dokuması yapıldı.)
- The tapestry was a prized possession of the royal family and was displayed in the throne room. (Duvar halısı, kraliyet ailesinin kıymetli bir mülküydü ve taht odasında sergileniyordu.)
- The tapestry’s intricate patterns were reminiscent of a medieval tapestry she had seen in a museum. (Duvar halısının karmaşık desenleri, bir müzede gördüğü bir Orta Çağ duvar halısını hatırlatıyordu.)
- The tapestry was made from silk and wool, which gave it a luxurious feel. (Duvar halısı, ona lüks bir his veren ipek ve yünden yapılmıştı.)
- She wanted to create her own tapestry, so she enrolled in a weaving class. (Kendi duvar halısını oluşturmak istedi, bu nedenle bir dokuma sınıfına kaydoldu.)
- The tapestry depicted a scene from Greek mythology, with gods and goddesses in
volved in a battle. (Duvar halısı, bir savaşta yer alan tanrı ve tanrıçaları içeren Yunan mitolojisinden bir sahneyi tasvir ediyordu.)
16. The tapestry’s vibrant colors and intricate patterns made it a standout piece in the art gallery. (Duvar halısının canlı renkleri ve karmaşık desenleri, sanat galerisinde öne çıkan bir parça yaptı.)
- The tapestry was carefully preserved by the museum staff to prevent any damage to the delicate fabric. (Duvar halısı, hassas kumaşa zarar vermemek için müze personeli tarafından özenle korundu.)
- She inherited a tapestry from her grandmother, which had been passed down through generations of her family. (Büyükannesinden bir duvar halısı miras aldı, ailesinin nesiller boyunca devrettiği bir şeydi.)
- The tapestry was used as a backdrop for the stage during the play, adding to the overall ambiance. (Oyun sırasında sahne için arka plan olarak bir duvar halısı kullanıldı ve genel atmosfere katkıda bulundu.)
- The tapestry was made with such skill and attention to detail that it was considered a masterpiece of weaving. (Duvar halısı, o kadar beceri ve ayrıntıya dikkat edilerek yapıldı ki dokumacılıkta bir başyapıt olarak kabul edildi.)
Hemen Yorum Yaz