Talkative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Talkative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Talkative Kelimesinin Anlamı:

Talkative kelimesi, fazla konuşan, geveze ve sözü uzatmaktan hoşlanan anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler:

1. Sarah is a very talkative person, she can talk for hours without getting tired. (Sarah çok konuşkan bir kişi, saatlerce konuşabilir.)
2. The talkative boy in the class always disturbs other students with his chatter. (Sınıftaki geveze çocuk, sürekli diğer öğrencileri çenesiyle rahatsız eder.)
3. My uncle is very talkative, he never stops talking about his life experiences. (Amcam çok konuşkan, hayatındaki deneyimler hakkında konuşmayı asla bırakmaz.)
4. Jane became more talkative after a few drinks, she told us all her secrets. (Jane birkaç içki sonrası daha geveze oldu, bize tüm sırlarını anlattı.)
5. The talkative parrot in the pet store was entertaining the customers. (Evcil hayvan dükkânındaki geveze papağan müşterileri eğlendiriyordu.)
6. My boss is very talkative, he likes to have long meetings even for simple tasks. (Patronum çok konuşkan, basit görevler için bile uzun toplantılar yapmayı sever.)
7. The talkative taxi driver told me his life story during the ride. (Geveze taksi şoförü, yolculuk sırasında hayat hikayesini anlattı.)
8. I find it difficult to work with talkative colleagues who don’t let me concentrate. (Odaklanmama izin vermeyen, geveze meslektaşlarla çalışmak zor buluyorum.)
9. The talkative salesperson at the store convinced me to buy more products than I needed. (Dükândaki geveze satıcı, ihtiyacımdan fazla ürün almamı sağladı.)
10. Some people become more talkative when they are nervous. (Bazı insanlar sinirli olduklarında daha geveze hale gelirler.)
11. The talkative child was telling everyone about his new toy. (Geveze çocuk, yeni oyuncak hakkında herkese söylüyordu.)
12. My friend is so talkative, we never run out of things to talk about. (Arkadaşım çok konuşkan, konuşacak konularımız hiç bitmez.)
13. The talkative guests at the party made it lively and enjoyable. (Partideki geveze misafirler, partiye canlılık kattılar.)
14. I prefer to spend time with less talkative people who listen more. (Dinleyen, daha az konuşan insanlarla zaman geçirmeyi tercih ederim.)
15. The talkative politician made a long speech about his achievements. (Geveze siyasetçi, başarıları hakkında uzun bir konuşma yaptı.)
16. The talkative teacher was liked by students because of his interesting stories. (Öğrencilerin ilgi çekici hikayeleri nedeniyle sevdikleri geveze

öğretmen.)
17. It’s important to know when to be talkative and when to be quiet. (Konuşkan olmanın ve sessiz olmanın ne zaman uygun olduğunu bilmek önemlidir.)

18. The talkative dog barked at every passing car. (Geveze köpek, geçen her arabaya havladı.)
19. I find it hard to concentrate on my work when my coworker is too talkative. (Çalışma arkadaşım çok konuşkan olduğunda işime odaklanmakta zorlanıyorum.)
20. The talkative teenager in the movie theater annoyed other moviegoers with her constant talking. (Sinemadaki geveze genç, sürekli konuşarak diğer seyircileri rahatsız etti.)