Take Pity On İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Take Pity On İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pity:

Pity, acıma, merhamet, şefkat anlamına gelir. Bir kişinin ya da bir durumun zayıf ve savunmasız olması sebebiyle ona karşı bir anlamda üzüntü hissetmek ve yardımcı olmak istemek olarak tanımlanabilir.

Örnek cümleler:

1. I took pity on the stray dog and brought it home. (Sokak köpeğine acıdım ve onu eve getirdim.)
2. He looked so pitiful that I had to help him. (O öyle acınacak haldeydi ki ona yardım etmek zorunda kaldım.)
3. It’s a pity that you couldn’t come to the party. (Partiye gelememen üzücü.)
4. She felt a sense of pity towards the homeless man on the street. (Sokaktaki evsiz adama karşı bir acıma hissetti.)
5. The teacher took pity on the student and gave him an extension on the assignment. (Öğretmen öğrenciye acıdı ve ödev için ek süre verdi.)
6. It’s a pity that such a talented musician is not well-known. (Böylesine yetenekli bir müzisyenin bilinmemesi üzücü.)
7. She looked at the child with pity as he cried. (Çocuk ağlarken ona acıyarak baktı.)
8. It’s a pity that the restaurant closed down, I loved their food. (Restoranın kapanması üzücü, yemeklerini çok seviyordum.)
9. The old man’s loneliness filled me with pity. (Yaşlı adamın yalnızlığı bende bir acıma hissi uyandırdı.)
10. I couldn’t help feeling pity for the victim of the crime. (Suç mağduruna karşı bir acıma hissetmemek mümkün değildi.)
11. It’s a pity that the weather ruined our plans for the day. (Hava şartları günün planlarımızı bozdu, üzücü.)
12. The sight of the abandoned kitten filled her with pity. (Terkedilmiş yavru kediye bakmak onu acındırdı.)
13. It’s a pity that the movie ended so abruptly. (Film öyle aniden bitti ki, üzücü.)
14. He felt pity for the child who had lost his balloon. (Balonunu kaybeden çocuğa karşı bir acıma hissetti.)
15. It’s a pity that she didn’t get the job, she would have been perfect for it. (İşe alınmaması üzücü, iş için tam bir adaydı.)
16. The beggar’s pleading eyes filled me with pity. (Dilenen adamın yalvaran gözleri bende acıma hissi uyandırdı.)
17. It’s a pity that the museum is closed today, I really wanted to visit. (Müzenin bugün kapalı olması üzücü, gerçekten ziyaret etmek istiyordum.)
18. She had pity on the injured bird and took it to the vet. (Yaralı kuşa acıd

19. It’s a pity that he didn’t get the recognition he deserved for his hard work. (Sıkı çalışmasının karşılığında hak ettiği övgüyü alamaması üzücü.)
20. The refugee’s story filled the audience with pity and empathy. (Mültecinin hikayesi izleyicilerde acıma ve empati hissi uyandırdı.)