Sycophancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sycophancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sycophancy Nedir?

Sycophancy, başkalarına gözü pek bir şekilde hizmet etmek ve onların iyiliğini sağlamak amacıyla yapay, yalakalık ve samimiyetsiz davranışlar sergilemek anlamına gelir. Sycophancy, genellikle kişisel çıkarlar için yapılan yalakalık olarak da tanımlanabilir.

Örnek cümleler:

  1. He showed sycophancy towards his boss to get a promotion. (Bir terfi almak için patronuna yalakalık yaptı.)
  2. Her sycophancy towards the wealthy guests was quite evident. (Zengin misafirlere yaptığı yalakalık oldukça açıktı.)
  3. Sycophancy is not an admirable quality in anyone. (Hiç kimseye sycophancy göstermek takdir edilecek bir özellik değildir.)
  4. He always displays sycophancy towards his wealthy friends. (Zengin arkadaşlarına karşı her zaman sycophancy sergiler.)
  5. The politician was known for his sycophancy towards the powerful elites. (Politikacı, güçlü elitlere karşı yaptığı sycophancy ile tanınıyordu.)
  6. The assistant showed sycophancy to the director, hoping to secure a raise. (Asistan, bir zam alabilmek umuduyla yöneticiye sycophancy gösterdi.)
  7. I do not tolerate sycophancy in my workplace. (İş yerimde sycophancy’ye tahammül etmiyorum.)
  8. He lost his friends due to his sycophancy towards the rich and famous. (Zengin ve ünlülere yaptığı sycophancy yüzünden arkadaşlarını kaybetti.)
  9. The new employee’s sycophancy towards the boss was quite obvious. (Yeni çalışanın patrona karşı yaptığı sycophancy oldukça açıktı.)
  10. Sycophancy is a common trait among people who are desperate for success. (Başarıya ulaşmak için çaresiz olan insanlar arasında sycophancy yaygın bir özelliktir.)
  11. His sycophancy towards his girlfriend’s family was quite embarrassing. (Kız arkadaşının ailesine yaptığı sycophancy oldukça utanç vericiydi.)
  12. The sycophancy of some of the politicians is truly sickening. (Bazı politikacıların sycophancy’si gerçekten midemi bulandırıyor.)
  13. Sycophancy will get you nowhere in life. (Hayatta sycophancy size hiçbir yere götürmeyecektir.)
  14. She was accused of sycophancy towards the teacher to get better grades. (Daha iyi notlar almak için öğretmene sycophancy yapmakla suçlandı.)
  15. His sycophancy towards the wealthy business owners was quite shameless. (Zengin işletme sahiplerine karşı yaptığı sycophancy oldukça utanmazdı.)
  16. Sycophancy is a sign of weakness, not strength. (Sycophancy, güç değil
  1. The politician’s sycophancy towards the president was widely criticized by the media. (Politikacının başkana karşı yaptığı sycophancy, medya tarafından geniş çapta eleştirildi.)
  2. Sycophancy is a form of flattery that is insincere and disingenuous. (Sycophancy, samimiyetsiz ve yapmacık bir övgü şeklidir.)
  3. The sycophancy of the employees towards the CEO was quite disgusting. (Çalışanların CEO’ya karşı yaptığı sycophancy oldukça iğrençti.)
  4. Sycophancy is often seen in the entertainment industry, where people try to curry favor with the powerful figures. (Sycophancy, insanların güçlü figürlerle iyi geçinmeye çalıştığı eğlence endüstrisinde sıkça görülür.)

Türkçe anlamları:

  1. Bir terfi almak için patronuna yalakalık yapmak.
  2. Zengin misafirlere yapılan yalakalık oldukça açıktı.
  3. Hiç kimseye yalakalık yapmak takdir edilecek bir özellik değildir.
  4. Zengin arkadaşlarına karşı her zaman yalakalık sergiler.
  5. Politikacı, güçlü elitlere karşı yaptığı yalakalık ile tanınıyordu.
  6. Asistan, bir zam alabilmek umuduyla yöneticiye yalakalık gösterdi.
  7. İş yerimde yalakalığa tahammül etmiyorum.
  8. Zengin ve ünlülere yapılan yalakalık yüzünden arkadaşlarını kaybetti.
  9. Yeni çalışanın patrona karşı yaptığı yalakalık oldukça açıktı.
  10. Başarıya ulaşmak için çaresiz olan insanlar arasında yalakalık yaygın bir özelliktir.
  11. Kız arkadaşının ailesine yaptığı yalakalık oldukça utanç vericiydi.
  12. Bazı politikacıların yalakalığı gerçekten midemi bulandırıyor.
  13. Hayatta yalakalık size hiçbir yere götürmeyecektir.
  14. Daha iyi notlar almak için öğretmene yalakalık yapmakla suçlandı.
  15. Zengin işletme sahiplerine karşı yapılan yalakalık oldukça utanmazdı.
  16. Yapılan yalakalık, güç değil zayıflık belirtisidir.
  17. Politikacının başkana karşı yaptığı yalakalık, medya tarafından geniş çapta eleştirildi.
  18. Yapılan yalakalık, samimiyetsiz ve yapmacık bir övgü şeklidir.
  19. Çalışanların CEO’ya karşı yaptığı yalakalık oldukça iğrençti.
  20. Eğlence endüstrisinde insanların güçlü figürlerle iyi geçinmeye çalıştığı için yalakal

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.