Sustain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sustain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sustain İle İlgili Cümleler

Sustain (verb): To keep in existence; maintain, support or preserve.

1. The organization is working hard to sustain the natural resources for future generations.
   (Toplanın, gelecek nesiller için doğal kaynakları korumak için organizasyon çok çalışıyor.)

2. The company is struggling to sustain its profits due to the economic crisis.
   (Şirket, ekonomik kriz nedeniyle kârlarını sürdürmekte zorlanıyor.)

3. We need to find a way to sustain our relationship with our customers.
   (Müşterilerimizle ilişkimizi sürdürmek için bir yol bulmamız gerekiyor.)

4. It is important to sustain a healthy lifestyle to prevent chronic diseases.
   (Kronik hastalıkları önlemek için sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek önemlidir.)

5. The government is implementing measures to sustain the country’s economic growth.
   (Hükümet, ülkenin ekonomik büyümesini sürdürmek için önlemler uyguluyor.)

6. The power plant uses renewable energy to sustain the electricity demand of the city.
   (Güç santrali, şehrin elektrik talebini sürdürmek için yenilenebilir enerji kullanıyor.)

7. The athlete needs to sustain his stamina throughout the entire game.
   (Sporcu, tüm oyun boyunca dayanıklılığını sürdürmek zorundadır.)

8. The small business needs financial support to sustain its growth.
   (Küçük işletme, büyümesini sürdürmek için maddi destek gerektirir.)

9. The ecosystem is fragile and needs to be sustained by protecting it from harmful activities.
   (Ekosistem kırılgandır ve zararlı faaliyetlerden korunarak sürdürülmelidir.)

10. The charity relies on donations to sustain its operations.
    (Hayır kurumu, faaliyetlerini sürdürmek için bağışlara bağımlıdır.)

11. The music industry is evolving and finding new ways to sustain its relevance.
    (Müzik endüstrisi, önemini sürdürmek için evriliyor ve yeni yollar buluyor.)

12. The country’s infrastructure needs to be sustained through regular maintenance.
    (Ülkenin altyapısı düzenli bakım yoluyla sürdürülmelidir.)

13. The artist is trying to sustain his creative inspiration by seeking new experiences.
    (Sanatçı, yaratıcı ilhamını sürdürmek için yeni deneyimler arıyor.)

14. The food industry is adopting sustainable practices to sustain the environment.
    (Gıda endüstrisi, çevreyi sürdürmek için sürdürülebilir uygulamalar benimsemektedir.)

15. The team needs to sustain its momentum to win the championship.
    (Takım, şampiyonluğu kazanmak için ivmesini sürd

16. The construction project is sustainable and will sustain the needs of the community for years to come.
    (İnşaat projesi sürdürülebilir ve yıllar boyunca toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak.)

17. The company is committed to sustaining a safe working environment for its employees.
    (Şirket, çalışanları için güvenli bir çalışma ortamını sürdürmeye kararlıdır.)

18. The natural disaster caused extensive damage that will be hard to sustain.
    (Doğal afet, sürdürmek için zor olacak ciddi hasara neden oldu.)

19. The community is coming together to sustain their cultural traditions.
    (Topluluk, kültürel geleneklerini sürdürmek için bir araya geliyor.)

20. The farmer is using sustainable farming practices to sustain the productivity of the land.
    (Çiftçi, sürdürülebilir tarım uygulamalarını kullanarak arazinin verimliliğini sürdürüyor.)