Containment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Containment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Containment

Containment, sınırlama veya engelleme anlamına gelir. Bir şeyin yayılmasını engellemek veya kontrol altında tutmak için kullanılır.

  1. The firefighters were able to achieve containment of the wildfire before it spread further. (İtfaiyeciler, yangının daha da yayılmasını önlemek için sınırlandırma yapabildiler.)
  2. The quarantine was put in place as a measure of containment for the spread of the virus. (Karantina, virüsün yayılmasını engellemek için bir sınırlandırma önlemi olarak uygulandı.)
  3. The containment of the oil spill was a massive undertaking. (Petrol sızıntısının sınırlandırılması büyük bir işti.)
  4. The military strategy focused on the containment of enemy forces. (Askeri strateji, düşman kuvvetlerinin sınırlanmasına odaklandı.)
  5. The construction workers used containment barriers to prevent dust and debris from spreading. (İnşaat işçileri, toz ve molozların yayılmasını önlemek için sınırlandırma bariyerleri kullandı.)
  6. The containment vessel in a nuclear power plant is designed to prevent the spread of radioactive materials. (Bir nükleer enerji santralindeki sınırlandırma kabı, radyoaktif materyallerin yayılmasını önlemek için tasarlanmıştır.)
  7. The security measures were put in place for the containment of any potential security breaches. (Güvenlik önlemleri, potansiyel güvenlik ihlallerinin sınırlandırılması için uygulandı.)
  8. The containment of the chemical spill required the use of specialized equipment. (Kimyasal sızıntının sınırlandırılması özel ekipman kullanımını gerektirdi.)
  9. The company implemented a containment protocol to prevent the spread of a computer virus. (Şirket, bir bilgisayar virüsünün yayılmasını önlemek için bir sınırlandırma protokolü uyguladı.)
  10. The containment of the floodwaters required the use of sandbags and other flood control measures. (Sel sularının sınırlandırılması kum torbaları ve diğer sel kontrol önlemleri kullanımını gerektirdi.)
  11. The containment of the rioters required the intervention of the police. (Huzursuzların sınırlandırılması için polis müdahalesi gerekti.)
  12. The containment of the gas leak required the evacuation of nearby residents. (Gaz sızıntısının sınırlandırılması, yakındaki sakinlerin tahliyesini gerektirdi.)
  13. The quarantine measures were effective in the containment of the disease outbreak. (Karantina önlemleri, hastalık salgınının sınırlandırılmasında etkiliydi.)
  14. The containment of the invasive species was crucial for preserving the ecosystem. (Yayılan türlerin sınırlandırılması, ekosistemin korunması için hayatiydi.)
  15. The containment of the fire was hindered by strong winds. (Yangının sınırlandırılması, güçlü r

üzgarlar tarafından engellendi.)
16. The containment of the virus required widespread testing and contact tracing. (Virüsün sınırlandırılması, yaygın test ve temas takibini gerektirdi.)

  1. The containment of the contaminated area required the use of hazardous materials suits. (Kirlenmiş alanın sınırlandırılması, tehlikeli madde kıyafetleri kullanımını gerektirdi.)
  2. The containment of the radioactive material required the sealing of the contaminated area. (Radyoaktif malzemenin sınırlandırılması, kirli bölgenin mühürlenmesini gerektirdi.)
  3. The containment of the spill was complicated by the fact that it occurred in a sensitive ecological area. (Sızıntının sınırlandırılması, hassas bir ekolojik alanda gerçekleştiği için karmaşıktı.)
  4. The containment of the outbreak required cooperation between local and national health authorities. (Salgının sınırlandırılması, yerel ve ulusal sağlık otoriteleri arasında işbirliği gerektirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.