Sureness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sureness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sureness

Sureness, güven, emin olma, kesinlik anlamlarına gelmektedir.

Örnek cümleler:

  1. I have a sureness that I will pass the exam. (Sınavı geçeceğime eminim.)
  2. She spoke with sureness about her decision. (Kararından emin bir şekilde konuştu.)
  3. His sureness in his abilities made him successful. (Yeteneklerine olan güveni onu başarılı yaptı.)
  4. The coach’s sureness in his team led them to victory. (Antrenörün takımına olan güveni onları zaferle sonuçlandırdı.)
  5. We need to have sureness in our plan before we implement it. (Planımıza uygulamadan önce emin olmamız gerekiyor.)
  6. The CEO’s sureness in the company’s future was contagious. (CEO’nun şirketin geleceğine olan güveni bulaşıcıydı.)
  7. She showed sureness in her presentation and impressed her audience. (Sunumunda emin bir şekilde konuştu ve izleyicilerini etkiledi.)
  8. The sureness in his voice made it clear that he was confident in his decision. (Sesindeki eminlik, kararında kendine güvendiğini açıkça ortaya koydu.)
  9. I have a sureness that I will find a solution to this problem. (Bu sorunun bir çözümünü bulacağıma eminim.)
  10. The surgeon’s sureness during the operation put the patient at ease. (Ameliyat sırasındaki cerrahın emin olması hasta için rahatlatıcı oldu.)
  11. His sureness in his opinion made it difficult for others to argue with him. (Görüşünde olan eminliği, diğerlerinin onunla tartışmasını zorlaştırdı.)
  12. The teacher’s sureness in her instructions helped the students understand the lesson. (Öğretmenin talimatlarındaki eminlik, öğrencilerin dersi anlamasına yardımcı oldu.)
  13. The sureness in her smile showed that she was happy with her decision. (Gülümsemesindeki eminlik, kararından memnun olduğunu gösterdi.)
  14. He had a sureness in his step as he walked into the interview. (Mülakata girerken adımlarındaki eminlik, kendine güveni yansıttı.)
  15. The athlete’s sureness in her training regimen led her to win the race. (Sporcunun antrenman düzenindeki eminliği, yarışı kazanmasına yol açtı.)
  16. His sureness in his knowledge on the subject made him a great teacher. (Konu hakkındaki bilgisindeki eminlik, onu harika bir öğretmen yaptı.)
  17. The artist’s sureness in her brushstrokes created a beautiful painting. (Sanatçının fırça darbelerindeki eminlik, güzel bir tablo yarattı.)
  18. The investor’s sureness in his decision led to a profitable outcome. (Yatırımcının kararındaki eminlik, kârlı bir sonuç elde et

mesine yol açtı.)
19. The student’s sureness in her answer earned her a high grade. (Öğrencinin cevabındaki eminlik, yüksek bir not almasına neden oldu.)

  1. His sureness in his abilities allowed him to take on challenging tasks. (Yeteneklerine olan eminliği, zorlu görevleri üstlenmesine izin verdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.