Suffocation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Suffocation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Suffocation (Boğulma) Nedir?

Suffocation, solunumun engellenmesi sonucu oluşan bir durumdur. Solunumun engellenmesi nedeniyle, vücutta oksijen seviyeleri düşer ve beyne yeterli oksijen ulaşmaz. Bu durum, hücrelerin ölümüne ve ciddi beyin hasarına neden olabilir.

20 Örnek Cümle:

1. She suffocated when the smoke filled the room. (Oda dumanla dolunca boğuldu.)
2. I feel like I’m suffocating in this crowded room. (Bu kalabalık odada boğuluyormuş gibi hissediyorum.)
3. The pillow was placed over his face, causing him to suffocate. (Yastık yüzüne konuldu ve boğulmasına neden oldu.)
4. He suffocated from the fumes of the toxic chemicals. (Zehirli kimyasalların dumanlarından boğuldu.)
5. The plastic bag over his head caused him to suffocate. (Kafasındaki plastik poşet boğulmasına neden oldu.)
6. The tight collar on the shirt made her feel like she was suffocating. (Gömleğin dar yaka kısmı, boğuluyormuş gibi hissetmesine neden oldu.)
7. The lack of oxygen in the high altitude caused the climber to suffocate. (Yüksek irtifada oksijen eksikliği, tırmanıcının boğulmasına neden oldu.)
8. The scuba diver panicked and suffocated when his air supply ran out. (Tüplü dalış yapan dalgıç, hava kaynağı tükendiğinde panikleyip boğuldu.)
9. The baby was saved just in time before he suffocated in the crib. (Bebek, beşikte boğulmadan önce zamanında kurtarıldı.)
10. The fire caused several people to suffocate from the smoke. (Yangın, birkaç kişinin duman yüzünden boğulmasına neden oldu.)
11. The weight of the rubble caused the trapped miner to suffocate. (Enkazın ağırlığı, mahsur kalan madencinin boğulmasına neden oldu.)
12. The wrestler had his opponent in a chokehold, causing him to suffocate. (Güreşçi, rakibinin boğazına yapışarak onun boğulmasına neden oldu.)
13. The tight plastic wrap around the food caused the animal to suffocate. (Yemeğin etrafındaki sıkı plastik sarımlar, hayvanın boğulmasına neden oldu.)
14. The woman’s scarf got caught in the escalator, causing her to suffocate. (Kadının atkısı, yürüyen

merdivene takıldı ve boğulmasına neden oldu.)
15. The allergic reaction caused his throat to swell and he began to suffocate. (Alerjik reaksiyon, boğazının şişmesine ve boğulmaya başlamasına neden oldu.)

16. The car accident caused her to be trapped inside the car, and she began to suffocate due to the lack of air. (Araba kazası onu arabada sıkışık bıraktı ve hava eksikliğinden dolayı boğulmaya başladı.)
17. The tight spaces in the cave made him feel like he was suffocating. (Mağaradaki dar alanlar, onun boğuluyormuş gibi hissetmesine neden oldu.)
18. The young child was found suffocated in the locked car. (Küçük çocuk kilitli arabada boğulmuş halde bulundu.)
19. The airless room made it difficult to breathe and caused a feeling of suffocation. (Havasız oda nefes almayı zorlaştırdı ve boğuluyormuş gibi bir his oluşturdu.)
20. The tight-fitting mask caused her to feel like she was suffocating. (Dar uyan maske, onun boğuluyormuş gibi hissetmesine neden oldu.)

(Türkçe çevirileri parantez içinde yazılmıştır.)