Succeed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Succeed İle İlgili Cümleler
Succeed, “başarılı olmak” anlamına gelen bir fiildir.
- She worked hard and finally succeeded in passing the exam. (Sınavı geçmeyi başarmak için çalıştı ve sonunda başarılı oldu.)
- The company succeeded in increasing its profits this quarter. (Şirket bu çeyrekte karını artırmayı başardı.)
- I hope you succeed in your new job. (Yeni işinde başarılı olmanı umuyorum.)
- He had to work hard to succeed in his career. (Kariyerinde başarılı olmak için çok çalışması gerekti.)
- The team succeeded in winning the championship. (Takım şampiyonluğu kazanmayı başardı.)
- It takes determination and hard work to succeed in life. (Hayatta başarılı olmak için kararlılık ve çok çalışma gereklidir.)
- She succeeded in convincing her parents to let her travel alone. (Ailesini yalnız seyahat etmesine izin vermeleri konusunda ikna etmeyi başardı.)
- The project succeeded beyond our expectations. (Proje, beklentilerimizin ötesinde başarılı oldu.)
- He succeeded his father as the CEO of the company. (Şirketin CEO’su olarak babasının yerine geçti.)
- With hard work and dedication, you can succeed in anything. (Sıkı çalışma ve özveriyle her şeyde başarılı olabilirsiniz.)
- She succeeded in overcoming her fear of public speaking. (Kamuoyu önünde konuşma korkusunu yenmeyi başardı.)
- The company succeeded in launching a new product line. (Şirket yeni bir ürün hattı başlatmayı başardı.)
- Success doesn’t come overnight; it takes time and effort. (Başarı gecede gelmez; zaman ve çaba gerektirir.)
- He succeeded in his plan to save enough money for a down payment on a house. (Bir ev için peşinat olarak yeterli miktarda para biriktirme planını başarıyla tamamladı.)
- The athlete succeeded in breaking the world record. (Sporcu dünya rekorunu kırmayı başardı.)
- She is determined to succeed in her business venture. (İş girişiminde başarılı olmak için kararlı.)
- The movie succeeded in captivating audiences around the world. (Film, dünya çapında izleyicileri büyülemeyi başardı.)
- Success is not just about achieving your goals, it’s also about enjoying the journey. (Başarı sadece hedeflerinizi gerçekleştirmekle ilgili değildir, aynı zamanda yolculuğun keyfini çıkarmakla ilgilidir.)
- He succeeded in proving his innocence in court. (Mahkemede masumiyetini kanıtlamayı başardı.)
- With determination and perseverance, you can succeed in overcoming any obstacle. (Kararlılık ve azimle herhangi bir engeli aşabilirsiniz.)
- The new marketing campaign succeeded in increasing sales for the company. (Yeni pazarlama kampanyası, şirketin satışlarını artırmayı başardı.)
- She was thrilled to finally succeed in climbing the mountain. (Dağı tırmanmayı sonunda başarmanın mutluluğuyla doluydu.)
- The student succeeded in impressing the teacher with her essay. (Öğrenci, denemesiyle öğretmeni etkilemeyi başardı.)
- He succeeded in persuading his boss to give him a promotion. (Patronunu terfi etmesi için ikna etmeyi başardı.)
- Success is not just about personal achievement, it’s also about making a positive impact on others. (Başarı sadece kişisel başarıyla ilgili değildir, aynı zamanda diğerleri üzerinde olumlu bir etki yaratmakla ilgilidir.)
- The company succeeded in expanding into new markets. (Şirket, yeni pazarlara genişlemeyi başardı.)
- She succeeded in creating a successful startup company from scratch. (Baştan başlayarak başarılı bir startup şirketi kurmayı başardı.)
- The athlete succeeded in recovering from her injury and returning to the sport stronger than ever. (Sporcu, sakatlıktan kurtulmayı ve spora daha güçlü bir şekilde geri dönmeyi başardı.)
- Success requires not only hard work but also resilience in the face of failure. (Başarı, sadece sıkı çalışma değil, başarısızlık karşısında dirençli olmayı da gerektirir.)
- The team succeeded in pulling off a last-minute comeback to win the game. (Takım, oyunu kazanmak için son dakikada geri dönüş yapmayı başardı.)
Hemen Yorum Yaz