Coherently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coherently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Coherent (Tutarlı)

Coherent kelimesi, bir düşüncenin, planın veya teorinin mantıklı, uyumlu ve tutarlı bir şekilde organize edildiğini ifade eder.

1. The essay was coherent and well-structured. (İngilizce: Makale tutarlı ve iyi yapılandırılmıştı.)
2. He gave a coherent explanation of the problem. (İngilizce: O, problemin tutarlı bir açıklamasını verdi.)
3. The team’s strategy was coherent and effective. (İngilizce: Takımın stratejisi tutarlı ve etkiliydi.)
4. The presentation lacked coherence and was difficult to follow. (İngilizce: Sunumda tutarsızlık vardı ve takip etmek zordu.)
5. The argument was not coherent and failed to convince anyone. (İngilizce: Tartışma tutarlı değildi ve kimseyi ikna edemedi.)
6. The book provided a coherent account of the historical events. (İngilizce: Kitap, tarihi olayların tutarlı bir hesabını sağladı.)
7. The professor’s lecture was clear and coherent. (İngilizce: Profesörün dersi açık ve tutarlıydı.)
8. The design of the building was coherent with the surrounding environment. (İngilizce: Bina tasarımı, çevreleyen ortamla tutarlıydı.)
9. The data presented in the report was coherent and easy to understand. (İngilizce: Raporun sunulan verileri tutarlı ve anlaşılır oldu.)
10. The artist’s style was coherent throughout his works. (İngilizce: Sanatçının tarzı eserleri boyunca tutarlıydı.)
11. The company’s message was not coherent and confused the customers. (İngilizce: Şirketin mesajı tutarlı değildi ve müşterileri karıştırdı.)
12. The policy was coherent with the government’s agenda. (İngilizce: Politika, hükümetin ajandasıyla tutarlıydı.)
13. The plot of the movie was coherent and easy to follow. (İngilizce: Filmin konusu tutarlı ve takip etmek kolaydı.)
14. The research was coherent and provided valuable insights. (İngilizce: Araştırma tutarlıydı ve değerli içgörüler sağladı.)
15. The team’s argument was coherent and convincing. (İngilizce: Takımın argümanı tutarlı ve ikna ediciydi.)
    16

16. The project lacked coherence and failed to achieve its objectives. (İngilizce: Proje tutarsızdı ve hedeflerine ulaşamadı.)
17. The speech was not coherent and left the audience confused. (İngilizce: Konuşma tutarlı değildi ve izleyicileri karıştırdı.)
18. The teacher’s explanation was coherent and easy to understand. (İngilizce: Öğretmenin açıklaması tutarlı ve anlaşılır oldu.)
19. The report lacked coherence and failed to provide clear recommendations. (İngilizce: Rapor tutarsızdı ve net tavsiyeler sunamadı.)
20. The team’s plan was coherent and well thought-out. (İngilizce: Takımın planı tutarlı ve iyi düşünülmüştü.)