Subvert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Subvert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Subvert İle İlgili Cümleler

Subvert kelimesi Türkçe’de “bozmak, altüst etmek, yıkmak” gibi anlamlara gelir. Aşağıda subvert kelimesinin İngilizce örnek cümleleri ve Türkçe karşılıkları yer almaktadır.

1. The dictator tried to subvert the country’s democratic process. (Diktatör ülkenin demokratik sürecini bozmaya çalıştı.)
2. The hacker attempted to subvert the company’s security measures. (Hacker şirketin güvenlik önlemlerini altüst etmeye çalıştı.)
3. The rebels aimed to subvert the government’s authority. (Rebeller hükümetin otoritesini altüst etmeyi hedeflediler.)
4. The journalist’s expose helped subvert the corrupt system. (Gazetecinin açığa çıkarması yolsuz sistemi bozmaya yardımcı oldu.)
5. The company’s unethical practices threatened to subvert the industry. (Şirketin etik olmayan uygulamaları endüstriyi altüst etmeye tehdit ediyordu.)
6. The subversive group plotted to overthrow the government. (Alt üst etmeci grup hükümeti devirmek için komplo kurdu.)
7. The virus was designed to subvert the computer’s operating system. (Virüs, bilgisayarın işletim sistemini bozmak için tasarlandı.)
8. The corrupt politician sought to subvert the legal system for personal gain. (Yolsuz siyasetçi kişisel kazanç için yasal sistemi altüst etmeye çalıştı.)
9. The writer’s subversive ideas challenged societal norms. (Yazarın altüst edici fikirleri toplumsal normları sorguladı.)
10. The extremist group used violence to subvert the government’s authority. (Aşırılıkçı grup, hükümetin otoritesini altüst etmek için şiddet kullandı.)
11. The company’s new policies threatened to subvert the employees’ rights. (Şirketin yeni politikaları çalışanların haklarını bozmaya tehdit etti.)
12. The activist group aimed to subvert the oppressive regime. (Aktivist grup baskıcı rejimi bozmaya amaçladı.)
13. The artist’s work was seen as subversive by the conservative community. (Sanatçının çalışması muhafazakar toplum tarafından altüst edici olarak görüldü.)
14. The propaganda campaign aimed to subvert the public’s opinion. (Propaganda kampanyası halkın görüşünü altüst etmeyi amaçladı.)
15. The subversive message in the movie went over the censors’ heads. (Filmin altüst edici mesajı sansürden kaçtı.)
16. The revolutionary leader sought to subvert the established order. (Devrimci lider kurulan düzeni altüst etmeye çalıştı.)
17. The subversive group sought to infiltrate the government’s ranks. (Altüst etmeci grup hükümetin sıral

ına sızmaya çalıştı.)
18. The company’s attempt to subvert the competition’s products was met with legal action. (Şirketin rakibin ürünlerini bozmaya yönelik girişimi yasal işlemle karşılaştı.)

19. The subversive group’s propaganda was aimed at discrediting the government. (Altüst edici grupun propagandası hükümeti itibarsızlaştırmayı hedefledi.)
20. The student’s subversive behavior disrupted the class and angered the teacher. (Öğrencinin altüst edici davranışları sınıfı bozdu ve öğretmeni öfkelendirdi.)