Stuff İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Stuff İle İlgili Cümleler
Stuff: Şeyler, eşyalar, malzemeler
- I need to organize my stuff before moving out. (Taşınmadan önce eşyalarımı düzenlemem gerekiyor.)
- Don’t leave your stuff lying around. (Eşyalarını etrafa atma.)
- Can you help me carry this stuff to the car? (Bu malzemeleri arabaya taşımama yardım eder misin?)
- I have so much stuff to pack for the trip. (Seyahat için paketleyecek çok şeyim var.)
- She gave away all her old stuff to charity. (Eski eşyalarını hayır kurumuna bağışladı.)
- I don’t know where to put all this stuff. (Bu bütün şeyleri nereye koyacağımı bilmiyorum.)
- He has a lot of cool stuff in his room. (Odasında bir sürü harika şeyi var.)
- I accidentally spilled coffee all over my stuff. (Kahveyi yanlışlıkla bütün eşyalarıma döktüm.)
- I need to sell some of my stuff to make some extra cash. (Ekstra para kazanmak için bazı eşyalarımı satmam gerekiyor.)
- I bought some new stuff for my apartment. (Apartmanım için yeni eşyalar aldım.)
- His garage is full of old stuff that he refuses to throw away. (Garajı eski eşyalarla dolu, atmayı reddediyor.)
- She’s always buying random stuff online. (Sürekli olarak internetten rastgele şeyler satın alıyor.)
- My sister’s room is a mess with all her stuff scattered everywhere. (Kardeşimin odası her yerde dağılmış eşyalarıyla bir karışıklık.)
- I need to get rid of some of this useless stuff. (Bu gereksiz şeylerden bazılarından kurtulmam gerekiyor.)
- I found some cool stuff at the thrift store. (İkinci el mağazasında harika şeyler buldum.)
- All my stuff fits into one suitcase. (Bütün eşyalarım bir valize sığar.)
- I accidentally packed my friend’s stuff with mine. (Arkadaşımın eşyalarını yanlışlıkla benimle birlikte paketledim.)
- She loves to collect vintage stuff from antique stores. (Antika mağazalarından vintage eşyaları toplamayı seviyor.)
- He’s really good at fixing stuff around the house. (Evdeki şeyleri tamir etmek konusunda gerçekten iyidir.)
- My dad has a lot of old military stuff from when he was in the army. (Babam askerdeyken bir sürü eski askeri eşyaya sahip.)
- She has a habit of hoarding stuff that she doesn’t even use. (Kullanmadığı şeyleri bile biriktirme alışkanlığı var.)
- My room is filled with all kinds of stuff, I need to clean it up. (Odama her türlü şey doldu, onu temizlemem gerekiyor.)
- He’s always tinkering with stuff, trying to figure out how things work. (Sürekli olarak şeylerle uğraşıyor, nasıl çalıştıklarını çözmeye çalışıyor.)
- I can’t find my stuff, did you see it anywhere? (Eşyalarımı bulamıyorum, herhangi bir yerde gördün mü?)
- She has a special way of organizing her stuff, it’s very efficient. (Eşyalarını düzenlemek için özel bir yöntemi var, çok verimli.)
- He has a lot of electronic stuff, like computers and gadgets. (Bilgisayarlar ve cihazlar gibi bir sürü elektronik eşyası var.)
- I need to make a list of all the stuff I need to buy at the grocery store. (Marketten alınacak bütün şeylerin bir listesini yapmam gerekiyor.)
- Her room is decorated with a lot of stuff from her travels around the world. (Dünya çapında seyahatlerinden bir sürü şey ile odası süslenmiş.)
- He’s always complaining about not having enough space for his stuff. (Sürekli olarak eşyaları için yeterli alanının olmamasından şikayet ediyor.)
- She has a lot of sentimental stuff, like old photos and letters. (Eski fotoğraflar ve mektuplar gibi bir sürü duygusal değeri olan şeyi var.)
Hemen Yorum Yaz