Strongly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
STRONGLY KELİMESİ
Strongly kelimesi, güçlü veya kararlı bir şekilde anlamında kullanılan bir sıfat olarak bilinmektedir.
Örnek Cümleler:
- She strongly believes in equality for all. (O, tüm insanların eşitliğine kesinlikle inanıyor.)
- The CEO strongly advised against the merger. (CEO birleşme konusunda kesinlikle tavsiye karşı olduğunu belirtti.)
- The new medicine is strongly recommended by doctors. (Yeni ilaç doktorlar tarafından şiddetle tavsiye edilmektedir.)
- He strongly criticized the government’s policies. (O, hükümetin politikalarını şiddetle eleştirdi.)
- She strongly objected to the proposal. (O, teklife kesinlikle itiraz etti.)
- The students strongly protested against the tuition increase. (Öğrenciler, ücret artışına şiddetle itiraz ettiler.)
- The athlete trained strongly for the upcoming competition. (Sporcu, yaklaşan yarışma için güçlü bir şekilde antrenman yaptı.)
- The company strongly denied any wrongdoing. (Şirket, herhangi bir yanlışlık yapmadığını şiddetle reddetti.)
- He strongly recommends the book to anyone interested in history. (O, tarihle ilgilenen herkese kitabı şiddetle tavsiye ediyor.)
- She strongly opposes the use of animals for cosmetic testing. (O, kozmetik testleri için hayvan kullanımına kesinlikle karşıdır.)
- The team strongly defended their championship title. (Takım, şampiyonluk unvanlarını şiddetle savundular.)
- The scientist strongly believes in the potential of renewable energy. (Bilim insanı, yenilenebilir enerjinin potansiyeline kesinlikle inanıyor.)
- The witness testified strongly against the defendant. (Tanık, sanığa karşı kesin bir şekilde ifade verdi.)
- The artist’s latest work was strongly influenced by her travels. (Sanatçının son eseri, seyahatlerinden kesinlikle etkilenmişti.)
- He strongly defended his friend’s reputation. (O, arkadaşının itibarını kesin bir şekilde savundu.)
- The company strongly encourages its employees to take vacation time. (Şirket, çalışanlarının tatil yapmasını şiddetle teşvik ediyor.)
- She strongly believes in the power of positive thinking. (O, pozitif düşüncenin gücüne kesinlikle inanıyor.)
- The coach strongly emphasized the importance of teamwork. (Antrenör, takım çalışmasının önemini kesinlikle vurguladı.)
- The lawyer made a strongly worded argument in court. (Avukat, mahkemede kesin bir şekilde argüman sundu.)
- The singer’s performance was strongly praised by the critics. (Şarkıcının performansı eleştirmenler tarafından kesinlikle övüldü.)
Türkçe Karşılıkları:
- O, tüm insanların eşitliğine kesinlikle inanıyor.
- CEO birleşme konusunda kesinlikle tavsiye karşı olduğunu belirtti.
- Yeni ilaç doktorlar tarafından şiddetle tavsiye edilmektedir.
- O, hükümetin politikalarını şiddetle eleştirdi.
- O, teklife kesinlikle itiraz etti.
- Öğrenciler, ücret artışına şiddetle itiraz ettiler.
- Sporcu, yaklaşan yarışma için güçlü bir şekilde antrenman yaptı.
- Şirket, herhangi bir yanlışlık yapmadığını şiddetle reddetti.
- O, tarihle ilgilenen herkese kitabı şiddetle tavsiye ediyor.
- O, kozmetik testleri için hayvan kullanımına kesinlikle karşıdır.
- Takım, şampiyonluk unvanlarını şiddetle savundular.
- Bilim insanı, yenilenebilir enerjinin potansiyeline kesinlikle inanıyor.
- Tanık, sanığa karşı kesin bir şekilde ifade verdi.
- Sanatçının son eseri, seyahatlerinden kesinlikle etkilenmişti.
- O, arkadaşının itibarını kesin bir şekilde savundu.
- Şirket, çalışanlarının tatil yapmasını şiddetle teşvik ediyor.
- O, pozitif düşüncenin gücüne kesinlikle inanıyor.
- Antrenör, takım çalışmasının önemini kesinlikle vurguladı.
- Avukat, mahkemede kesin bir şekilde argüman sundu.
- Şarkıcının performansı eleştirmenler tarafından kesinlikle övüldü.
Hemen Yorum Yaz