Strew İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strew İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strew Nedir?

Strew, İngilizce bir fiil olup “saçmak, yaymak” gibi anlamlara gelir.

1. The wind strewed the leaves all over the yard. (Rüzgar, yaprakları bahçenin her yerine saçtı.)
2. She strewed flowers on the table for the party. (Parti için masaya çiçekler yaydı.)
3. The ship’s deck was strewn with debris after the storm. (Fırtına sonrası geminin güvertesi, enkazlarla doluydu.)
4. The careless hikers strewed their trash along the hiking trail. (Dikkatsiz yürüyüşçüler, çöplerini yürüyüş yolunun boyunca saçtılar.)
5. He strewed breadcrumbs for the birds in the park. (Parkta kuşlar için ekmek kırıntıları yaydı.)
6. The tornado strewed debris for miles around. (Tornado, milce etrafta enkaz saçtı.)
7. The children strewed their toys all over the room. (Çocuklar oyuncaklarını odanın her yerine yaydılar.)
8. The farmer strewed seeds in the field for the next harvest. (Çiftçi, bir sonraki hasat için tarlaya tohum saçtı.)
9. The factory strewed pollutants into the river. (Fabrika, nehir’e kirletici atıklar saçtı.)
10. The artist strewed paint on the canvas to create a beautiful abstract piece. (Sanatçı, güzel bir soyut çalışma yapmak için tuvale boyaları serpti.)
11. The chef strewed herbs on top of the pasta dish for added flavor. (Aşçı, daha fazla lezzet için makarna yemeğinin üzerine baharatlar serpti.)
12. The explosion strewed debris and rubble all over the street. (Patlama, sokak boyunca enkaz ve molozlar saçtı.)
13. The students strewed their books and papers across the classroom. (Öğrenciler, sınıfın her tarafına kitap ve kağıtlarını saçtılar.)
14. The windmill strewed flour all over the kitchen. (Rüzgar değirmeni, mutfağın her tarafına un saçtı.)
15. The partygoers strewed confetti all over the dance floor. (Partiye katılanlar, dans pistinin her tarafına konfeti saçtılar.)
16. The bird strewed feathers around its nest. (Kuş, yuvasının etrafına tüyler serpti.)
17. The explosion strewed body parts across the battlefield. (Patlama, savaş alanına beden parçalarını saçtı.)
18. The gardener strewed mulch around the base of the plants. (Bahçıvan, bitkilerin tabanına çiftlik gübresi serpti.)
19. The shipwreck strewed debris all along the coastline. (Gemi enkazı, sahil boyunca enkaz saçtı.)
20. The storm strewed leaves and branches all over the road. (Fırtına,

yolların her tarafına yaprak ve dallar saçtı.)