Stretch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stretch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stretch

Stretch kelimesi Türkçe’de “uzatmak, germek, esnetmek” gibi anlamlara gelir. Aynı zamanda spor yaparken yapılan esneme hareketlerine de “stretching” denir.

1. I always stretch before I start running. (Koşmaya başlamadan önce her zaman esneme hareketleri yaparım.)
2. The cat stretched its legs and yawned. (Kedi bacaklarını uzattı ve esnedi.)
3. She asked her friend to stretch the elastic band. (Arkadaşına lastiği germesini söyledi.)
4. The yoga teacher encouraged her students to stretch their bodies slowly. (Yoga öğretmeni öğrencilerine vücutlarını yavaşça esnetmelerini teşvik etti.)
5. He has to stretch the fabric before sewing it. (Dikmeden önce kumaşı gererek hazırlamalı.)
6. She can stretch the truth sometimes. (Bazen gerçeği biraz esnetebiliyor.)
7. The athlete’s trainer helped him to stretch his muscles. (Sporcu antrenörü kaslarını germesine yardımcı oldu.)
8. She stretched her arms up towards the sky. (Kollarını gökyüzüne doğru uzattı.)
9. The rubber band won’t stretch any further. (Kauçuk bant daha fazla esnemeyecek.)
10. They decided to stretch their budget to accommodate the unexpected expenses. (Beklenmedik harcamaları karşılamak için bütçelerini esnetmeye karar verdiler.)
11. The dancer had to stretch her legs higher. (Dansçının bacaklarını daha yükseğe çıkarması gerekiyordu.)
12. The material can stretch up to three times its original length. (Malzeme orijinal uzunluğunun üç katına kadar esneyebilir.)
13. He had to stretch his neck to see over the crowd. (Kalabalığın üstünden görmek için boynunu uzatmak zorunda kaldı.)
14. The coach told the team to stretch before the game. (Antrenör takıma oyun öncesi esneme hareketleri yapmalarını söyledi.)
15. She stretched the truth so much that it was almost a lie. (Gerçeği o kadar çok esnetti ki neredeyse yalan oldu.)
16. The elastic waistband can stretch to fit any size. (Elastik bel bantı her bedene uyacak şekilde esneyebilir.)
17. The actress had to stretch her acting abilities to play the challenging role. (Zorlu rolü oynamak için oyuncunun oyunculuk becerilerini genişletmesi gerekiyordu.)
18. The rubber tree can stretch up to 30 meters tall. (Kauçuk ağacı 30 metre yüksekliğe kadar uzayabilir.)
19. She stretched her fingers before playing the piano. (Piyano çalmadan önce parmaklarını esnetti.)
20. The gymnast had to stretch her body in incredible ways. (Jimnastikçi vücudunu inanılmaz şekillerde germek zorunda kaldı.)

Stretch

21. The band stretched out the song to a ten-minute jam session. (Grup şarkıyı on dakikalık bir jam seansına kadar uzattı.)
22. She stretched her legs out on the beach and relaxed. (Sahilde bacaklarını uzattı ve rahatladı.)
23. The fabric must be stretched evenly to avoid wrinkles. (Kırışıklıkları önlemek için kumaş eşit şekilde gerilmeli.)
24. He needed to stretch his imagination to come up with a creative solution. (Yaratıcı bir çözüm bulmak için hayal gücünü genişletmesi gerekiyordu.)
25. The trainer advised the athlete to stretch his calf muscles. (Antrenör sporcuya baldır kaslarını germesini tavsiye etti.)
26. She tried to stretch the deadline for the project, but her boss wouldn’t allow it. (Projenin son teslim tarihini uzatmaya çalıştı, ama patronu izin vermedi.)
27. The balloon can stretch quite a bit before it pops. (Balon patlamadan önce oldukça esneyebilir.)
28. He had to stretch his budget to afford the expensive vacation. (Pahalı tatili karşılayabilmek için bütçesini esnetmek zorunda kaldı.)
29. The athlete stretched his arms and legs before the competition. (Sporcu yarışmadan önce kollarını ve bacaklarını esnetti.)
30. The elastic waistband lost its stretch after several washes. (Elastik bel bantı birkaç yıkamadan sonra esnekliğini kaybetti.)