Strangely Enough İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strangely Enough İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strangely Enough Nedir?

Strangely enough, İngilizcede “ilginç bir şekilde” veya “garip bir şekilde” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. Strangely enough,

    I saw my old friend at the airport after not seeing him for ten years. (İlginç bir şekilde, on yıl sonra havaalanında eski arkadaşımı gördüm.)

  2. Strangely enough,

    the book I was reading had a character with the same name as me. (Garip bir şekilde, okuduğum kitapta benimle aynı adı taşıyan bir karakter vardı.)

  3. Strangely enough,

    I found my lost phone in the refrigerator. (İlginç bir şekilde, kaybolan telefonumu buzdolabında buldum.)

  4. Strangely enough,

    the restaurant I wanted to try was closed on the day I went. (Garip bir şekilde, denemek istediğim restoran gittiğim gün kapalıydı.)

  5. Strangely enough,

    I had a dream about a place I had never been to before and then I ended up visiting it a week later. (İlginç bir şekilde, daha önce hiç gitmediğim bir yeri rüyamda gördüm ve bir hafta sonra oraya gitmek zorunda kaldım.)

  6. Strangely enough,

    the person sitting next to me on the plane was my long-lost cousin. (Garip bir şekilde, uçakta yanımda oturan kişi uzun zamandır kayıp olan kuzenimdi.)

  7. Strangely enough,

    I always seem to get lost in my own hometown. (İlginç bir şekilde, kendi memleketimde bile kaybolmaya meyilliyim.)

  8. Strangely enough,

    I met my future spouse in a grocery store. (Garip bir şekilde, gelecekteki eşimi bir bakkalda tanıdım.)

  9. Strangely enough,

    my favorite movie and my best friend’s favorite movie have the same exact plot. (İlginç bir şekilde, benim favori filmlerimden biriyle en yakın arkadaşımın favori filmi tamamen aynı hikayeyi anlatıyor.)

  10. Strangely enough,

    the recipe I was trying to follow was missing a key ingredient. (Garip bir şekilde, takip etmeye çalıştığım tarif önemli bir

    malzemeyi eksik bırakmıştı.)

  11. Strangely enough,

    my cat always sits on my keyboard when I’m trying to work. (İlginç bir şekilde, kedim her zaman çalışmaya çalıştığım sırada klavyemin üzerinde oturur.)

  12. Strangely enough,

    the bus I always take was running early for once. (Garip bir şekilde, her zaman bindiğim otobüs bir kez erken gelmişti.)

  13. Strangely enough,

    I always seem to win the lottery when I’m not actively playing it. (İlginç bir şekilde, lotoya aktif olarak katılmadığım zamanlarda bile kazanmaya meyilliyim.)

  14. Strangely enough,

    I can never seem to remember people’s names, but I always remember their faces. (Garip bir şekilde, insanların isimlerini hatırlayamam ama yüzlerini her zaman hatırlarım.)

  15. Strangely enough,

    I’ve never been stung by a bee, even though I spend a lot of time outside. (İlginç bir şekilde, dışarıda çok vakit geçirsem de hiç arı sokmadı.)

  16. Strangely enough,

    the song that was stuck in my head all day ended up playing on the radio. (Garip bir şekilde, tüm gün kafamda çalan şarkı radyoda çalmaya başladı.)

  17. Strangely enough,

    I always seem to forget my keys in the same place every day. (İlginç bir şekilde, her gün anahtarlarımı aynı yere unutuyorum.)

  18. Strangely enough,

    I can’t swim, but I love being near the ocean. (Garip bir şekilde, yüzemem ama denize yakın olmaktan hoşlanıyorum.)

  19. Strangely enough,

    my phone always dies when I need it the most. (İlginç bir şekilde, telefonum en çok ihtiyacım olduğunda her zaman boşalır.)

  20. Strangely enough,

    I always seem to run into my ex when I’m with my new partner. (Garip bir şekilde, yeni partnerimle birlikteyken her zaman eski sevgilimle karşılaşmaya meyilliyim.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.