Laceration İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Laceration Nedir?
Laceration, deri veya diğer dokuların kesilmesi veya yırtılması sonucu oluşan bir yaralanmadır.
Örnek cümleler:
- While chopping vegetables, she accidentally got a laceration on her finger. (Sebzeleri doğrarken, yanlışlıkla parmağına kesik aldı.)
- The athlete had a deep laceration on his leg after falling during the game. (Sporcu, oyun sırasında düşerek bacağında derin bir kesik aldı.)
- The surgeon used stitches to close the laceration on the patient’s forehead. (Cerrah, hastanın alnındaki yarayı kapatmak için dikiş kullandı.)
- The little girl cried when she saw the laceration on her knee. (Küçük kız dizindeki kesik görünce ağladı.)
- The doctor cleaned and dressed the laceration before applying a bandage. (Doktor, yaranın üzerine bandaj uygulamadan önce yarayı temizledi ve pansuman yaptı.)
- The skateboarder had a laceration on his elbow from falling off his board. (Kaykaycı, tahtasından düşerek dirseğinde yara oluştu.)
- The hiker had a laceration on his hand from a sharp rock. (Dağcı, keskin bir kayadan elinde yara aldı.)
- The doctor recommended that the laceration be kept clean and dry to prevent infection. (Doktor, enfeksiyonu önlemek için yaranın temiz ve kuru tutulmasını önerdi.)
- The kitchen knife slipped, causing a laceration on the chef’s thumb. (Mutfak bıçağı kaydı ve şefin başparmağına kesik oldu.)
- The athlete’s laceration required several stitches to close. (Sporcunun yaralanması kapatmak için birkaç dikiş gerektirdi.)
- The boy got a laceration on his chin after falling off his bike. (Çocuk bisikletten düşerek çenesinde kesik aldı.)
- The doctor used a local anesthetic before stitching the laceration. (Doktor, kesik dikiş yapmadan önce yerel anestezik kullandı.)
- The hiker’s laceration was deep enough to require a visit to the emergency room. (Dağcının yarası acil servise gitmeyi gerektirecek kadar derindi.)
- The nurse applied pressure to the laceration to stop the bleeding. (Hemşire, kanamayı durdurmak için yaraya basınç uyguladı.)
- The boy’s laceration was healing nicely and didn’t require any additional treatment. (Çocuğun yarası güzel bir şekilde iyileşiyordu ve ek tedavi gerektirmiyordu.)
- The soccer player had a laceration on his forehead from a collision with another player. (Futbolcu, diğer oyuncuyla çarpışarak alnında kesik oluştu.)
- The doctor recommended pain medication for the patient with the laceration. (Doktor, yar
ayağını önerdi.)
18. The laceration on the woman’s arm required cleaning and a tetanus shot. (Kadının kolundaki yara temizlenmeye ve tetanos aşısı yapılmasına ihtiyaç duydu.)
- The firefighter had a laceration on his hand from breaking a window to rescue someone. (İtfaiyeci, birini kurtarmak için bir pencereyi kırarak elinde yara aldı.)
- The hiker’s laceration was caused by a sharp thorn on a bush. (Dağcının yarası, bir çalının keskin bir dikeninden kaynaklandı.)
(Türkçe karşılıklarını kalın ve siyah yazdım.)
Not: Renkli yazı etiketleri bu platformda desteklenmediğinden, renkli yazı kullanamadım.
Hemen Yorum Yaz