Laceration İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laceration İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laceration Nedir?


Laceration, deri veya diğer dokuların kesilmesi veya yırtılması sonucu oluşan bir yaralanmadır.

Örnek cümleler:

  1. While chopping vegetables, she accidentally got a laceration on her finger. (Sebzeleri doğrarken, yanlışlıkla parmağına kesik aldı.)
  2. The athlete had a deep laceration on his leg after falling during the game. (Sporcu, oyun sırasında düşerek bacağında derin bir kesik aldı.)
  3. The surgeon used stitches to close the laceration on the patient’s forehead. (Cerrah, hastanın alnındaki yarayı kapatmak için dikiş kullandı.)
  4. The little girl cried when she saw the laceration on her knee. (Küçük kız dizindeki kesik görünce ağladı.)
  5. The doctor cleaned and dressed the laceration before applying a bandage. (Doktor, yaranın üzerine bandaj uygulamadan önce yarayı temizledi ve pansuman yaptı.)
  6. The skateboarder had a laceration on his elbow from falling off his board. (Kaykaycı, tahtasından düşerek dirseğinde yara oluştu.)
  7. The hiker had a laceration on his hand from a sharp rock. (Dağcı, keskin bir kayadan elinde yara aldı.)
  8. The doctor recommended that the laceration be kept clean and dry to prevent infection. (Doktor, enfeksiyonu önlemek için yaranın temiz ve kuru tutulmasını önerdi.)
  9. The kitchen knife slipped, causing a laceration on the chef’s thumb. (Mutfak bıçağı kaydı ve şefin başparmağına kesik oldu.)
  10. The athlete’s laceration required several stitches to close. (Sporcunun yaralanması kapatmak için birkaç dikiş gerektirdi.)
  11. The boy got a laceration on his chin after falling off his bike. (Çocuk bisikletten düşerek çenesinde kesik aldı.)
  12. The doctor used a local anesthetic before stitching the laceration. (Doktor, kesik dikiş yapmadan önce yerel anestezik kullandı.)
  13. The hiker’s laceration was deep enough to require a visit to the emergency room. (Dağcının yarası acil servise gitmeyi gerektirecek kadar derindi.)
  14. The nurse applied pressure to the laceration to stop the bleeding. (Hemşire, kanamayı durdurmak için yaraya basınç uyguladı.)
  15. The boy’s laceration was healing nicely and didn’t require any additional treatment. (Çocuğun yarası güzel bir şekilde iyileşiyordu ve ek tedavi gerektirmiyordu.)
  16. The soccer player had a laceration on his forehead from a collision with another player. (Futbolcu, diğer oyuncuyla çarpışarak alnında kesik oluştu.)
  17. The doctor recommended pain medication for the patient with the laceration. (Doktor, yar

ayağını önerdi.)
18. The laceration on the woman’s arm required cleaning and a tetanus shot. (Kadının kolundaki yara temizlenmeye ve tetanos aşısı yapılmasına ihtiyaç duydu.)

  1. The firefighter had a laceration on his hand from breaking a window to rescue someone. (İtfaiyeci, birini kurtarmak için bir pencereyi kırarak elinde yara aldı.)
  2. The hiker’s laceration was caused by a sharp thorn on a bush. (Dağcının yarası, bir çalının keskin bir dikeninden kaynaklandı.)

(Türkçe karşılıklarını kalın ve siyah yazdım.)

Not: Renkli yazı etiketleri bu platformda desteklenmediğinden, renkli yazı kullanamadım.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.