Straggly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Straggly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Straggly Nedir?


Straggly, kelime anlamı olarak “dağınık, seyrek, çiğ gibi” gibi anlamlara gelmektedir. Genellikle bitkiler, saçlar veya çalılar gibi uzun ve ince şeylerin düzensiz, seyrek ve dağınık bir şekilde yayıldığı durumları ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. The straggly branches of the tree were blocking the view of the lake. (Ağacın seyrek dalları göl manzarasını engelliyordu.)
2. She tied her straggly hair into a messy bun. (Seyrek saçlarını dağınık bir topuzla bağladı.)
3. The straggly bushes along the trail made it difficult to walk through. (Yoldaki seyrek çalılar yürümeyi zorlaştırdı.)
4. His straggly beard made him look unkempt. (Seyrek sakalı onu bakımsız gösteriyordu.)
5. The straggly weeds in the garden needed to be pulled out. (Bahçedeki seyrek yabani otlar çıkarılmalıydı.)
6. The straggly line outside the store was a sign of the Black Friday rush. (Mağazanın dışındaki seyrek kuyruk, Black Friday koşuşturmasının bir işaretiydi.)
7. The straggly clouds in the sky hinted at an upcoming storm. (Gökteki seyrek bulutlar yaklaşan bir fırtına işaret ediyordu.)
8. The straggly leaves on the plant indicated that it needed more sunlight. (Bitkinin seyrek yaprakları daha fazla güneşe ihtiyaç duyduğunu gösteriyordu.)
9. The straggly branches of the willow tree hung low over the pond. (Salkım söğütün seyrek dalları göletin üzerine düşük asılıyordu.)
10. The straggly grass in the field made it difficult to play soccer. (Tarladaki seyrek çimler futbol oynamayı zorlaştırdı.)
11. The straggly strands of spaghetti were overcooked and mushy. (Seyrek spagetti tel tel olmuş ve cıvık kalmıştı.)
12. She cut away the straggly ends of the ribbon to make it look neater. (Şeridin seyrek uçlarını keserek daha düzenli görünmesini sağladı.)
13. The straggly roots of the plant had spread out and entangled with the neighboring plants. (Bitkinin seyrek kökleri yayılmış ve komşu bitkilerle dolanmıştı.)
14. The straggly hair on the dog’s back needed to be trimmed. (Köpeğin sırtındaki seyrek kıl tıraş edilmeliydi.)
15. The straggly vines crawling up the wall added a rustic charm to the building. (Duvarı tırmanan seyrek asmalar binaya rustik bir cazibe kattı.)
16. The straggly notes on the

music sheet made it difficult for the pianist to play the piece. (Müzik notalarının seyrek olması, piyanistin parçayı çalmasını zorlaştırdı.)
17. The straggly pattern on the rug was intentional and added to its unique design. (Halının üzerindeki seyrek desen kasıtlı olarak konulmuştu ve benzersiz tasarımına katkı sağladı.)

  1. The straggly branches of the rose bush needed to be pruned in order to promote growth. (Gül çalısının seyrek dalları büyümeyi teşvik etmek için kesilmeliydi.)
  2. The straggly handwriting in the letter made it difficult to read. (Mektuptaki seyrek el yazısı okumayı zorlaştırdı.)
  3. The straggly appearance of the old house gave it a spooky and abandoned look. (Eski evin seyrek görünümü ona ürkütücü ve terk edilmiş bir hava verdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.