Kook İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Kook (çılgın) İle İlgili Cümleler
Kook, İngilizce bir kelime olarak “çılgın” anlamına gelir. İşte kook kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:
- He’s such a kook. (O tam bir çılgın.)
- She’s always doing kooky things. (O her zaman tuhaf şeyler yapıyor.)
- Don’t be such a kook and come join us. (Çılgın olma ve bize katıl.)
- That movie was really kooky. (O film gerçekten tuhaftı.)
- He’s a total kook when it comes to politics. (Siyaset konusunda o tam bir çılgın.)
- She has a kooky sense of humor. (O’nun tuhaf bir espri anlayışı var.)
- The kook tried to jump off the roof. (Çılgın çatıdan atlamaya çalıştı.)
- You’re such a kook for believing that. (Ona inanman için sen tam bir çılgınsın.)
- That’s a kooky idea. (Bu tuhaf bir fikir.)
- The kook was arrested for disturbing the peace. (Çılgın huzuru bozmaktan tutuklandı.)
- I love her kooky personality. (O’nun tuhaf kişiliğini seviyorum.)
- He’s a bit of a kook, but he’s harmless. (O biraz çılgın, ama zararsız.)
- The kook’s behavior was starting to scare me. (Çılgının davranışları beni korkutmaya başlamıştı.)
- That outfit is so kooky, I love it. (O kıyafet çok tuhaf, bayıldım.)
- I don’t know what’s gotten into him, he’s acting like a kook. (Ona ne olduğunu bilmiyorum, çılgın gibi davranıyor.)
- The kook’s conspiracy theories were ridiculous. (Çılgının komplo teorileri saçmaydı.)
- I can’t believe I used to date that kook. (O çılgınla çıktığımıza inanamıyorum.)
- She’s a kook for collecting all those dolls. (O kadar çok bebek topladığı için bir çılgın.)
- The kooky decorations were perfect for the Halloween party. (Tuhaf dekorasyonlar Cadılar Bayramı partisi için mükemmeldi.)
- He’s a kook, but he’s my favorite uncle. (O bir çılgın, ama en sevdiğim amcam.)
- The kook’s idea to skydive without a parachute was beyond insane. (Çılgının paraşütsüz atlayış yapma fikri delilik ötesiydi.)
- She’s always coming up with kooky inventions in her lab. (O laboratuvarında sürekli tuhaf icatlar yapmaktadır.)
- The kook’s behavior was so unpredictable that it was hard to tell what he would do next. (Çılgının davranışları o kadar öngörülemezdi ki, ne yapacağını tahmin etmek zordu.)
- He’s a kook for going vegan overnight. (O bir gece içinde vegan olmasıyla bir çılgın.)
- The kooky artwork in the exhibit was both bizarre and fascinating. (Sergideki tuhaf sanat eserleri hem garip hem de ilgi çekiciydi.)
- He’s such a kook that nobody takes him seriously. (O kadar bir çılgın ki kimse onu ciddiye almıyor.)
- The kooky dance moves she did at the party were hilarious. (Partide yaptığı tuhaf dans hareketleri çok komikti.)
- The kook’s obsession with aliens was a little unnerving. (Çılgının uzaylılara olan takıntısı biraz rahatsız ediciydi.)
- She’s a bit of a kook when it comes to fashion, but her outfits are always interesting. (Moda konusunda biraz çılgın, ama giyim tarzı her zaman ilginçtir.)
- The kook’s wild conspiracy theories made him a laughing stock. (Çılgının saçma komplo teorileri onu alay konusu yaptı.)
Hemen Yorum Yaz