Kook İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Kook İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Kook (çılgın) İle İlgili Cümleler

Kook, İngilizce bir kelime olarak “çılgın” anlamına gelir. İşte kook kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle:

  1. He’s such a kook. (O tam bir çılgın.)
  2. She’s always doing kooky things. (O her zaman tuhaf şeyler yapıyor.)
  3. Don’t be such a kook and come join us. (Çılgın olma ve bize katıl.)
  4. That movie was really kooky. (O film gerçekten tuhaftı.)
  5. He’s a total kook when it comes to politics. (Siyaset konusunda o tam bir çılgın.)
  6. She has a kooky sense of humor. (O’nun tuhaf bir espri anlayışı var.)
  7. The kook tried to jump off the roof. (Çılgın çatıdan atlamaya çalıştı.)
  8. You’re such a kook for believing that. (Ona inanman için sen tam bir çılgınsın.)
  9. That’s a kooky idea. (Bu tuhaf bir fikir.)
  10. The kook was arrested for disturbing the peace. (Çılgın huzuru bozmaktan tutuklandı.)
  11. I love her kooky personality. (O’nun tuhaf kişiliğini seviyorum.)
  12. He’s a bit of a kook, but he’s harmless. (O biraz çılgın, ama zararsız.)
  13. The kook’s behavior was starting to scare me. (Çılgının davranışları beni korkutmaya başlamıştı.)
  14. That outfit is so kooky, I love it. (O kıyafet çok tuhaf, bayıldım.)
  15. I don’t know what’s gotten into him, he’s acting like a kook. (Ona ne olduğunu bilmiyorum, çılgın gibi davranıyor.)
  16. The kook’s conspiracy theories were ridiculous. (Çılgının komplo teorileri saçmaydı.)
  17. I can’t believe I used to date that kook. (O çılgınla çıktığımıza inanamıyorum.)
  18. She’s a kook for collecting all those dolls. (O kadar çok bebek topladığı için bir çılgın.)
  19. The kooky decorations were perfect for the Halloween party. (Tuhaf dekorasyonlar Cadılar Bayramı partisi için mükemmeldi.)
  20. He’s a kook, but he’s my favorite uncle. (O bir çılgın, ama en sevdiğim amcam.)
  1. The kook’s idea to skydive without a parachute was beyond insane. (Çılgının paraşütsüz atlayış yapma fikri delilik ötesiydi.)
  2. She’s always coming up with kooky inventions in her lab. (O laboratuvarında sürekli tuhaf icatlar yapmaktadır.)
  3. The kook’s behavior was so unpredictable that it was hard to tell what he would do next. (Çılgının davranışları o kadar öngörülemezdi ki, ne yapacağını tahmin etmek zordu.)
  4. He’s a kook for going vegan overnight. (O bir gece içinde vegan olmasıyla bir çılgın.)
  5. The kooky artwork in the exhibit was both bizarre and fascinating. (Sergideki tuhaf sanat eserleri hem garip hem de ilgi çekiciydi.)
  6. He’s such a kook that nobody takes him seriously. (O kadar bir çılgın ki kimse onu ciddiye almıyor.)
  7. The kooky dance moves she did at the party were hilarious. (Partide yaptığı tuhaf dans hareketleri çok komikti.)
  8. The kook’s obsession with aliens was a little unnerving. (Çılgının uzaylılara olan takıntısı biraz rahatsız ediciydi.)
  9. She’s a bit of a kook when it comes to fashion, but her outfits are always interesting. (Moda konusunda biraz çılgın, ama giyim tarzı her zaman ilginçtir.)
  10. The kook’s wild conspiracy theories made him a laughing stock. (Çılgının saçma komplo teorileri onu alay konusu yaptı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.