Stolidly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Stolidly Nedir?
Stolidly kelimesi Türkçede “katı bir şekilde, hissizce, duyarsızca” gibi anlamlara gelir.
- He stolidly refused to help his friend. (Duygusuzca arkadaşına yardım etmeyi reddetti.)
- She stolidly ignored her critics. (Eleştirmenlerini duyarsızca görmezden geldi.)
- The soldier stolidly endured the pain. (Asker acıya katı bir şekilde dayandı.)
- He listened to the news stolidly. (Haberleri hissizce dinledi.)
- The student stolidly sat through the boring lecture. (Öğrenci sıkıcı dersi hissizce dinledi.)
- She stolidly bore the insult. (Hakarete katı bir şekilde katlandı.)
- The prisoner stolidly endured the torture. (Mahkum işkenceye katı bir şekilde dayandı.)
- He stolidly accepted his punishment. (Ceza almayı duyarsızca kabul etti.)
- She stolidly worked through the difficult task. (Zorlu görevi hissizce yerine getirdi.)
- The athlete stolidly trained every day. (Sporcu her gün katı bir şekilde antrenman yaptı.)
- He stolidly watched as his car was being stolen. (Arabası çalınırken duyarsızca izledi.)
- She stolidly withstood the harsh weather conditions. (Sert hava koşullarına katı bir şekilde dayandı.)
- The businessman stolidly faced the competition. (İş adamı rekabete katı bir şekilde karşılaştı.)
- He stolidly refused to show any emotion. (Duygusal hiçbir tepki vermedi.)
- She stolidly remained silent during the argument. (Tartışmada sessiz kaldı.)
- The doctor stolidly delivered the bad news. (Doktor kötü haberleri katı bir şekilde iletti.)
- He stolidly sat through the boring movie. (Sıkıcı filmden hissizce geçti.)
- She stolidly accepted her fate. (Kaderini duyarsızca kabul etti.)
- The employee stolidly endured the long hours. (Çalışan uzun saatlere katı bir şekilde dayandı.)
- He stolidly walked away from the argument. (Tartışmadan duyarsızca ayrıldı.)
Devam Eden Cümleler
- The jury stolidly listened to the evidence presented in court. (Jüri mahkemede sunulan kanıtları duyarsızca dinledi.)
- Despite the criticism, she stolidly continued with her plan. (Eleştirilere rağmen, planına katı bir şekilde devam etti.)
- The teacher stolidly maintained order in the classroom. (Öğretmen sınıfta düzeni hissizce sağladı.)
- He stolidly carried out his duties as a soldier. (Asker olarak görevlerini hissizce yerine getirdi.)
- She stolidly held back her tears. (Gözyaşlarını duyarsızca tuttu.)
- The CEO stolidly faced the company’s financial problems. (CEO şirketin mali sorunlarına katı bir şekilde karşılaştı.)
- He stolidly endured the long and difficult journey. (Uzun ve zorlu yolculuğa katı bir şekilde dayandı.)
- She stolidly ignored the distractions and focused on her work. (Dikkat dağıtıcıları duyarsızca görmezden geldi ve işine odaklandı.)
- The scientist stolidly conducted his experiments. (Bilim adamı deneylerini katı bir şekilde gerçekleştirdi.)
- Despite the pain, he stolidly refused to take any medication. (Acıya rağmen, hiçbir ilaç almaktan duyarsızca kaçındı.)
Hemen Yorum Yaz