Stimulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Stimulate
Stimulate kelimesi Türkçede “uyarıcı etki yapmak” anlamına gelir. Bir şeyin harekete geçirilmesi veya canlandırılması için kullanılır.
Örnek cümleler:
- The coffee helped to stimulate my brain this morning. (Kahve bu sabah beynimi uyarmama yardımcı oldu.)
- The new advertising campaign is designed to stimulate sales. (Yeni reklam kampanyası satışları uyarmak için tasarlandı.)
- Exercise is a great way to stimulate your metabolism. (Egzersiz metabolizmanızı uyarmak için harika bir yoldur.)
- The bright lights and loud music stimulated my senses. (Parlak ışıklar ve yüksek müzik duyularımı uyarmıştı.)
- The teacher used games to stimulate the students’ interest in learning. (Öğretmen öğrencilerin öğrenmeye olan ilgisini uyandırmak için oyunlar kullandı.)
- The electric shock was used to stimulate the muscles. (Elektrik şoku kasları uyarmak için kullanıldı.)
- The company offered bonuses to stimulate employee productivity. (Şirket, çalışan üretkenliğini uyarmak için bonuslar sundu.)
- The new drug is designed to stimulate the immune system. (Yeni ilaç, bağışıklık sistemi uyarmak için tasarlandı.)
- The hot and spicy food can stimulate your taste buds. (Sıcak ve baharatlı yiyecekler tat tomurcuklarınızı uyandırabilir.)
- The speaker’s passionate speech stimulated the audience’s emotions. (Konuşmacının tutkulu konuşması, izleyicilerin duygularını uyandırdı.)
- The massage therapist used pressure points to stimulate relaxation. (Masaj terapisti gevşemeyi uyarmak için basınç noktalarını kullandı.)
- The government is offering tax breaks to stimulate the economy. (Hükümet, ekonomiyi uyarmak için vergi indirimleri sunuyor.)
- The company introduced a new product to stimulate customer interest. (Şirket, müşteri ilgisini uyandırmak için yeni bir ürün tanıttı.)
- The artist used vibrant colors to stimulate the imagination. (Sanatçı hayal gücünü uyandırmak için canlı renkler kullandı.)
- Music has been shown to stimulate memory retention. (Müziğin bellek tutulumunu uyarması gösterilmiştir.)
- The sight of the ocean always stimulates a feeling of peace and calm. (Deniz manzarası her zaman huzur ve sakinlik hissi uyandırır.)
- The teacher asked thought-provoking questions to stimulate critical thinking. (Öğretmen eleştirel düşünmeyi uyarmak için düşündürücü sorular sordu.)
- The new exhibit at the museum is designed to stimulate curiosity. (Müzede yeni sergi, merakı uyarmak için tasarlandı.)
- The physical therapist used massage to stimulate circulation. (Fizyoterapist dolaşımı uyarmak için masaj yaptı.)
- The caffeine in energy drinks can stimulate alertness and focus. (Enerji içeceklerindeki kafein, uyanıklığı ve odaklanmayı uyandırabilir.)
Türkçe karşılıklar:
- Kahve bu sabah beynimi uyarmama yardımcı oldu.
- Yeni reklam kampanyası satışları uyarmak için tasarlandı.
- Egzersiz metabolizmanızı uyarmak için harika bir yoldur.
- Parlak ışıklar ve yüksek müzik duyularımı uyarmıştı.
- Öğretmen öğrencilerin öğrenmeye olan ilgisini uyandırmak için oyunlar kullandı.
- Elektrik şoku kasları uyarmak için kullanıldı.
- Şirket, çalışan üretkenliğini uyarmak için bonuslar sundu.
- Yeni ilaç, bağışıklık sistemi uyarmak için tasarlandı.
- Sıcak ve baharatlı yiyecekler tat tomurcuklarınızı uyandırabilir.
- Konuşmacının tutkulu konuşması, izleyicilerin duygularını uyandırdı.
- Masaj terapisti gevşemeyi uyarmak için basınç noktalarını kullandı.
- Hükümet, ekonomiyi uyarmak için vergi indirimleri sunuyor.
- Şirket, müşteri ilgisini uyandırmak için yeni bir ürün tanıttı.
- Sanatçı hayal gücünü uyandırmak için canlı renkler kullandı.
- Müziğin bellek tutulumunu uyarması gösterilmiştir.
- Deniz manzarası her zaman huzur ve sakinlik hissi uyandırır.
- Öğretmen eleştirel düşünmeyi uyarmak için düşündürücü sorular sordu.
- Müzede yeni sergi, merakı uyarmak için tasarlandı.
- Fizyoterapist dolaşımı uyarmak için masaj yaptı.
- Enerji içeceklerindeki kafein, uyanıklığı ve odaklanmayı uyandırabilir.
Hemen Yorum Yaz