Steadfast İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Steadfast İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Steadfast Nedir?

Steadfast, kararlı, azimli ve sabit fikirli olmak anlamına gelen bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

  1. Despite the challenges, she remained steadfast in her pursuit of her dream. (Zorluklara rağmen, hayaline olan tutkusu sabit kaldı.)
  2. He was a steadfast supporter of his team, through thick and thin. (O, takımına her zaman sadık bir destekçiydi.)
  3. The company’s steadfast commitment to quality has earned them a loyal customer base. (Firma kaliteye olan kararlılığı sayesinde sadık bir müşteri kitlesi kazanmıştır.)
  4. She remained steadfast in her belief, even when others tried to sway her. (Başkaları onu etkilemeye çalıştığında bile, inancında kararlı kaldı.)
  5. The soldiers showed steadfast courage in the face of danger. (Askerler tehlike ile karşı karşıya kaldıklarında kararlı bir cesaret gösterdiler.)
  6. Her steadfast determination helped her overcome the obstacles in her way. (Onun kararlılığı, önündeki engelleri aşmasına yardımcı oldu.)
  7. The CEO’s steadfast leadership brought the company through difficult times. (CEO’nun kararlı liderliği, şirketi zor zamanlardan geçirdi.)
  8. He was a steadfast friend, always there to lend a listening ear. (O, her zaman dinleyen bir kulak vermeye hazır bir dosttu.)
  9. The athlete’s steadfast training routine paid off in the end. (Sporcu, kararlı antrenman programının sonunda ödülünü aldı.)
  10. Despite the criticism, the author remained steadfast in his vision for his book. (Eleştirilere rağmen, yazar kitabı için olan vizyonunda kararlı kaldı.)
  11. The firefighter showed steadfast bravery in the face of the blazing inferno. (İtfaiyeci, alevlerin içinde kararlı bir cesaret gösterdi.)
  12. The teacher’s steadfast dedication to her students was evident in their progress. (Öğretmenin öğrencilerine olan kararlılığı, ilerlemelerinde açıkça görüldü.)
  13. The scientist’s steadfast pursuit of the truth led to a groundbreaking discovery. (Bilim adamının gerçeğe olan kararlı takibi, çığır açan bir keşfe yol açtı.)
  14. She remained steadfast in her decision, even when it was unpopular. (Popüler olmayan bir kararda bile, kararlılığını korudu.)
  15. The team’s steadfast teamwork led to their victory. (Takımın kararlı işbirliği, zaferine yol açtı.)
  16. Despite the setbacks, the entrepreneur remained steadfast in his vision for his business. (Engellere rağmen, girişimci işi için olan vizyonunda kararlı kaldı.)
  17. The nurse showed steadfast compassion towards her patients, even in the most difficult situations. (Hemşire, en zor durumlarda bile hastalarına kararlı bir şefkat gösterdi.)
  18. The artist’s steadfast dedication to her craft was evident in her beautiful creations. (Sanatçının sanat

eserlerindeki kararlılığı, güzel yaratımlarında açıkça görülebilir.)
19. The community showed steadfast support for the victims of the natural disaster. (Toplum, doğal afetin kurbanlarına kararlı bir destek gösterdi.)

  1. Despite the changing trends, the fashion designer remained steadfast in her classic aesthetic. (Değişen trendlere rağmen, moda tasarımcısı klasik estetiğinde kararlı kaldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.