Stake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
STAKE
Stake kelimesi Türkçe’de “bahis, pay, hisse, paydaşlık” gibi anlamlara gelir. İngilizcede sıklıkla kullanılan bir finans terimidir.
- I bought a stake in the company last year. (Geçen yıl şirkette bir hisse satın aldım.)
- The stakes are high in this business deal. (Bu iş anlaşmasının bahisleri yüksek.)
- She has a stake in the success of the project. (Projenin başarısında payı var.)
- He lost his stake in the company after a bad investment. (Kötü bir yatırım sonrası şirketteki hissesini kaybetti.)
- The company offered employees a stake in the profits. (Şirket çalışanlarına kar payı teklif etti.)
- The stakeholders discussed the future of the company. (Paydaşlar şirketin geleceğini tartıştı.)
- He placed a large stake on the roulette table. (Rulet masasına büyük bir bahis koydu.)
- The stakeholder meeting was held online this year. (Paydaşlar toplantısı bu yıl online olarak yapıldı.)
- She sold her stake in the company for a profit. (Kâr için şirketteki hissesini sattı.)
- They have a financial stake in the outcome of the lawsuit. (Dava sonucunda finansal bir payları var.)
- He has a stake in the success of the new product launch. (Yeni ürün lansmanının başarısında payı var.)
- The company’s stake in the market has grown significantly. (Şirketin piyasadaki payı önemli ölçüde arttı.)
- The investors are seeking a larger stake in the company. (Yatırımcılar şirkette daha büyük bir pay arayışındalar.)
- They have a stake in preserving the environment for future generations. (Gelecek nesiller için çevreyi korumada payları var.)
- The company’s CEO has a personal stake in the success of the project. (Şirketin CEO’sunun projenin başarısında kişisel bir payı var.)
- The shareholders voted to increase their stake in the company. (Hisse sahipleri şirketteki paylarını artırmak için oy kullandılar.)
- The competitors are fighting for a larger stake in the market. (Rakipler piyasada daha büyük bir pay için mücadele ediyorlar.)
- The government has a stake in ensuring the safety of its citizens. (Hükümetin vatandaşlarının güvenliğini sağlamada payı var.)
- He has a stake in the success of the team. (Takımın başarısında payı var.)
- The company’s stake in the industry has been threatened by new regulations. (Yeni düzenlemeler şirketin sektördeki payını tehdit etti.)
- The venture capitalist invested a significant stake in the startup. (Girişim sermayedarı startup’a önemli bir pay yatırdı.)
- The board of directors is responsible for managing the company’s stakeholder relationships. (Yönetim kurulu şirketin paydaş ilişkilerini yönetmekle sorumludur.)
- She has a stake in the decision-making process for the project. (Projenin karar alma sürecinde söz sahibi olma payı var.)
- The stakeholder agreement outlines the terms and conditions of ownership. (Paydaşlar anlaşması sahiplik koşullarını belirler.)
- The company’s stake in the international market has been growing steadily. (Şirketin uluslararası piyasada payı istikrarlı bir şekilde artıyor.)
- The stakeholder meeting was contentious, with different groups pushing for their own interests. (Paydaşlar toplantısı farklı grupların kendi çıkarlarını savunduğu tartışmalı bir şekilde geçti.)
- She has a stake in maintaining the quality of the product. (Ürün kalitesinin korunmasında payı var.)
- The CEO has a personal stake in the company’s success, as her reputation is tied to its performance. (CEO’nun şirketin başarısında kişisel bir payı var, çünkü performansıyla ünü ilişkilendiriliyor.)
- The investors are considering selling their stake in the company due to poor financial performance. (Yatırımcılar, kötü finansal performans nedeniyle şirketteki paylarını satmayı düşünüyorlar.)
- The company has a stake in promoting diversity and inclusion in the workplace. (Şirketin işyerinde çeşitliliği ve dahil ediciliği teşvik etmede payı var.)
Hemen Yorum Yaz