Squalor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squalor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squalor Nedir?

Squalor, pislik, kir ve düzensizlik içinde yaşama durumudur.

Örnek Cümleler:

1. The homeless man was living in squalor on the street corner. (Evinden atılan adam, sokak köşesinde squalor içinde yaşıyordu.)
2. The abandoned building was in a state of squalor. (Terkedilmiş bina squalor durumundaydı.)
3. The kitchen was in a state of squalor after the party. (Partiden sonra mutfak squalor halindeydi.)
4. She lived in squalor until she got her life together. (Hayatını düzene sokana kadar squalor içinde yaşadı.)
5. The city’s slums were known for their squalor. (Kentteki gecekondu bölgeleri, squalorlarıyla ünlüydü.)
6. The hoarder’s home was filled with squalor. (Biriktiricinin evi squalorla doluydu.)
7. The bathroom was in a state of squalor and needed a deep cleaning. (Banyo squalor durumundaydı ve derinlemesine temizlenmeye ihtiyacı vardı.)
8. The hotel room was in squalor and the guests were very unhappy. (Otel odası squalor durumundaydı ve misafirler çok mutsuzdular.)
9. The refugee camp was in a state of squalor due to the lack of resources. (Mülteci kampı, kaynakların eksikliği nedeniyle squalor durumundaydı.)
10. The animal shelter was in a state of squalor and needed more funding. (Hayvan barınağı squalor durumundaydı ve daha fazla finansmana ihtiyacı vardı.)
11. The apartment was in squalor after the tenants moved out. (Kiracılar taşındıktan sonra daire squalor haline geldi.)
12. The restaurant’s kitchen was in a state of squalor and the health inspector shut it down. (Restoranın mutfağı squalor durumundaydı ve sağlık müfettişi kapatmak zorunda kaldı.)
13. The nursing home was in squalor and the residents were not being cared for properly. (Huzurevi squalor durumundaydı ve sakinlere uygun şekilde bakılmıyordu.)
14. The city was known for its squalor-filled alleyways. (Kent, squalorla dolu ara sokaklarıyla bilinirdi.)
15. The apartment complex had fallen into squalor due to neglect by the landlord. (Apartman kompleksi, ev sahibinin ihmalinden dolayı squalor haline gelmişti.)
16. The abandoned factory was a site of squalor and danger. (Terk edilmiş fabrika, squalor ve tehlike doluydu.)
17. The orphanage was in a state of squalor and needed more resources. (Yetimhane squalor durumundaydı ve daha fazla kaynağa ihtiyacı vardı.)
18. The public park had become a place

of squalor due to littering and vandalism. (Halka açık park, çöp atma ve vandalizm nedeniyle squalor haline gelmişti.)
19. The living conditions in the refugee camp were deplorable and squalor-filled. (Mülteci kampındaki yaşam koşulları acıklı ve squalor doluydu.)

20. The dilapidated house was in a state of squalor and needed extensive repairs. (Harap ev, squalor durumundaydı ve geniş çaplı onarımlara ihtiyacı vardı.)