Squall İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squall İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squall Nedir?

Squall, hızlı bir şekilde oluşan ve genellikle kısa süreli olan şiddetli fırtınalara verilen bir isimdir. Squall’lar, genellikle hızlı rüzgarlar, gök gürültüsü, şimşek, sağanak yağış ve hatta hortumlar ile birlikte görülür.

Örnek cümleler:

1. A sudden squall hit the coast, causing a lot of damage. (Aniden çıkan bir fırtına kıyıya vurdu ve birçok hasara neden oldu.)
2. The sailor had to quickly secure the sails when the squall hit the ship. (Fırtına gemiye çarptığında, denizci yelkenleri hızla sabitlemek zorunda kaldı.)
3. We had to cancel our fishing trip due to the squall that was approaching. (Yaklaşan fırtına nedeniyle balıkçılık gezimizi iptal etmek zorunda kaldık.)
4. The squall caught us by surprise, and we had to take shelter under a tree. (Fırtına bizi beklenmedik bir şekilde yakaladı ve bir ağacın altına sığınmak zorunda kaldık.)
5. The squall knocked down power lines and left the town without electricity for hours. (Fırtına, elektrik hatlarını devirdi ve kasabayı saatlerce elektriksiz bıraktı.)
6. The captain warned the crew about the approaching squall and ordered them to prepare for it. (Kaptan, yaklaşan fırtına hakkında mürettebata uyarıda bulundu ve onları hazırlanmaya çağırdı.)
7. The squall was so strong that it ripped off the roof of the house. (Fırtına o kadar güçlüydü ki evin çatısını uçurdu.)
8. We could see the dark clouds approaching, and we knew that a squall was on the way. (Karanlık bulutları yaklaşırken görebildik ve bir fırtınanın yolda olduğunu biliyorduk.)
9. The fishermen were caught in a squall while they were out at sea, but they managed to make it back safely. (Balıkçılar denizdeyken bir fırtınaya yakalandılar, ancak güvenli bir şekilde geri döndüler.)
10. The squall made it difficult to hear anything because of the loud noise it produced. (Fırtına, ürettiği yüksek gürültü nedeniyle herhangi bir şeyi duymayı zorlaştırdı.)
11. The squall brought a lot of debris to the shore, making it difficult to walk on the beach. (Fırtına, kıyıya birçok enkaz getirdi ve plajda yürümeyi zorlaştırdı.)
12. The squall lasted for only a few minutes, but it caused a lot of damage. (Fırtına sadece birkaç dakika sürdü, ancak birçok hasara neden oldu.)
13. The squall caused the

sea to become very rough and dangerous for small boats. (Fırtına, denizin küçük tekneler için çok sert ve tehlikeli olmasına neden oldu.)
14. The squall passed quickly, and the sun came out again. (Fırtına hızla geçti ve güneş tekrar çıktı.)

15. The squall damaged the crops, and the farmers had to start over again. (Fırtına, ürünlere zarar verdi ve çiftçiler yeniden başlamak zorunda kaldı.)
16. The sailors were drenched by the squall, and they had to change their clothes. (Denizciler fırtına tarafından sırılsıklam oldular ve kıyafetlerini değiştirmek zorunda kaldılar.)
17. The squall caused a lot of traffic on the highway as people tried to drive through it. (Fırtına, insanların içinden geçmeye çalıştığı yolda çok fazla trafik neden oldu.)
18. The fishermen knew the signs of a squall and were able to return to the shore before it hit. (Balıkçılar, bir fırtına işaretlerini biliyorlardı ve vurmadan önce sahile geri dönebildiler.)
19. The squall was so strong that it uprooted several trees in the park. (Fırtına o kadar güçlüydü ki parkta birkaç ağacı kökünden söküp attı.)
20. The squall left behind a mess of fallen branches and debris that had to be cleaned up. (Fırtına, temizlenmesi gereken düşmüş dallar ve enkazlarla bir karmaşa bıraktı.)