Squalidness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squalidness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Squalidness

Squalidness, Türkçe karşılığıyla “pislik, sefil, terk edilmiş” anlamlarına gelir. Aşağılık bir durumu ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The squalidness of the abandoned building was unbearable.
   (Terk edilmiş binanın sefilliği dayanılmazdı.)

2. The squalidness of the streets in that neighborhood was shocking.
   (O bölgedeki sokakların pisliği şok ediciydi.)

3. The room was filled with the squalidness of old, unwashed clothes.
   (Oda, eski yıkanmamış kıyafetlerin pisliğiyle doluydu.)

4. The squalidness of their living conditions was heartbreaking.
   (Onların yaşam koşullarının sefilliği yürek burkuyordu.)

5. The squalidness of the prison cell was overwhelming.
   (Hapishane hücresinin sefilliği eziciydi.)

6. The squalidness of the food they were served was disgusting.
   (Sunulan yiyeceklerin pisliği iğrençti.)

7. The squalidness of the animal cages at the zoo was distressing.
   (Hayvan kafeslerinin pisliği hayvanseverleri üzüyordu.)

8. The squalidness of the public restrooms was appalling.
   (Kamu tuvaletlerinin pisliği dehşet vericiydi.)

9. The squalidness of the old bookstore was charming in its own way.
   (Eski kitapçının sefilliği, kendi tarzında büyüleyiciydi.)

10. The squalidness of the motel room made her want to leave immediately.
    (Motel odasının pisliği, onu hemen oradan ayrılmak istedi.)

11. The squalidness of the river was due to years of pollution.
    (Nehrin pisliği, yıllarca süren kirlilikten kaynaklanıyordu.)

12. The squalidness of the makeshift camp was heartbreaking to see.
    (İlkel kampın sefilliği görmek için yürek burkuyordu.)

13. The squalidness of the slums was a result of poverty and neglect.
    (Fakirlik ve ihmalin sonucu olarak gecekondu mahallelerin sefilliği vardı.)

14. The squalidness of the old mansion added to its eerie charm.
    (Eski malikanenin sefilliği, tuhaf cazibesine katkıda bulundu.)

15. The squalidness of the alley made her fear for her safety.
    (Sokak arasının pisliği, güvenliği için korkmasına neden oldu.)

16. The squalidness of the orphanage was a sad reality for many children.
    (Yetimhanenin sefilliği, birçok çocuk için üzücü bir gerçeklikti.)

17. The squalidness of the abandoned car was evidence of its neglect.
    (Terk edilmiş arabaların pisliği, ihmalin bir kanıtıydı.)

18. The squalidness of the

public park was due to a lack of maintenance.
(Kamu parkının sefilliği, bakım eksikliğinden kaynaklanıyordu.)

19. The squalidness of the small village shocked the tourists.
    (Küçük köyün pisliği, turistleri şoke etti.)

20. The squalidness of the abandoned factory was a reminder of its past glory.
    (Terk edilmiş fabrikanın sefilliği, geçmişteki ihtişamının hatırlatıcısıydı.)