İtinerant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
İtinerant Nedir?
İtinerant, bir yerden diğerine seyahat eden veya yer değiştiren kişi veya grup anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- The itinerant salesman traveled from town to town selling his products. (Gezici satıcı ürünlerini kasabadan kasabaya satarak seyahat etti.)
- The itinerant circus set up their tent in the town square. (Gezici sirk kasaba meydanında çadırlarını kurdu.)
- The itinerant musician played his guitar on the street corner for money. (Gezici müzisyen para kazanmak için sokak köşesinde gitar çaldı.)
- The itinerant family traveled across the country in their RV. (Gezici aile, karavanlarıyla ülkeyi dolaştı.)
- The itinerant workers moved from farm to farm picking fruit. (Gezici işçiler, meyve toplamak için çiftlikten çiftliğe gittiler.)
- The itinerant preacher held services in different churches every Sunday. (Gezici vaiz her Pazar farklı kiliselerde hizmetler düzenledi.)
- The itinerant art exhibit will be traveling to museums around the country. (Gezici sanat sergisi ülke çapındaki müzelere seyahat edecek.)
- The itinerant backpacker hiked the entire length of the Appalachian Trail. (Gezici sırt çantasıyla gezgin, Appalachian Yolu’nun tamamını yürüdü.)
- The itinerant diplomat visited several countries to promote trade agreements. (Gezici diplomat, ticaret anlaşmalarını teşvik etmek için birkaç ülkeyi ziyaret etti.)
- The itinerant teacher traveled from school to school teaching English. (Gezici öğretmen, İngilizce öğretmek için okuldan okula seyahat etti.)
- The itinerant art dealer bought and sold paintings in different cities. (Gezici sanat satıcısı, farklı şehirlerde tablolar satın aldı ve sattı.)
- The itinerant chef cooked in restaurants around the world. (Gezici şef dünya genelinde restoranlarda yemek pişirdi.)
- The itinerant photographer traveled to different countries to capture images of exotic animals. (Gezici fotoğrafçı
, yabani hayvanların fotoğraflarını çekmek için farklı ülkelere seyahat etti.)
14. The itinerant writer wrote about her travels in a series of books. (Gezici yazar, seyahatleri hakkında bir dizi kitap yazdı.)
- The itinerant volunteer worked on various community projects in different cities. (Gezici gönüllü, farklı şehirlerde çeşitli topluluk projelerinde çalıştı.)
- The itinerant nurse traveled to remote areas to provide medical care. (Gezici hemşire, tıbbi bakım sağlamak için uzak bölgelere seyahat etti.)
- The itinerant dance troupe performed in theaters across the country. (Gezici dans topluluğu ülke genelinde tiyatrolarda sahne aldı.)
- The itinerant artist painted murals on buildings in different cities. (Gezici sanatçı, farklı şehirlerde binalara duvar resimleri yaptı.)
- The itinerant minister preached in churches of various denominations. (Gezici rahip, çeşitli mezheplere ait kiliselerde vaazlar verdi.)
- The itinerant tour guide led groups on hiking and camping trips in national parks. (Gezici tur rehberi, ulusal parklarda yürüyüş ve kamp turlarında grupları yönetti.)
Hemen Yorum Yaz