Spurious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spurious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spurious Nedir?

Spurious, sahte veya yanıltıcı anlamına gelen bir İngilizce kelime. Bir şeyin doğru olmadığını veya gerçeği yansıtmadığını ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The article contained spurious information that misled the readers. (Makale, okuyucuları yanıltan yanıltıcı bilgiler içeriyordu.)
  2. The scientist discovered that the research results were spurious and couldn’t be replicated. (Bilim adamı, araştırma sonuçlarının yanıltıcı olduğunu ve tekrarlanamadığını keşfetti.)
  3. The politician was accused of making spurious claims about his opponent. (Politikacı, rakibi hakkında yanıltıcı iddialarda bulunmakla suçlandı.)
  4. The company was fined for making spurious claims about the health benefits of its product. (Şirket, ürününün sağlık yararları hakkında yanıltıcı iddialarda bulunduğu için cezalandırıldı.)
  5. The spurious rumors about the celebrity’s death spread quickly on social media. (Ünlünün ölümü hakkındaki yanıltıcı söylentiler sosyal medyada hızla yayıldı.)
  6. The study concluded that the spurious correlation between coffee consumption and cancer risk was not statistically significant. (Çalışma, kahve tüketimi ile kanser riski arasındaki yanıltıcı ilişkinin istatistiksel olarak önemli olmadığı sonucuna vardı.)
  7. The defendant’s lawyer argued that the evidence presented by the prosecution was spurious and should be dismissed. (Sanığın avukatı, savcılık tarafından sunulan delillerin yanıltıcı olduğunu ve reddedilmesi gerektiğini savundu.)
  8. The historian proved that the spurious documents were forgeries created to support a false narrative. (Tarihçi, yanıltıcı belgelerin, yanlış bir anlatıyı desteklemek için oluşturulan sahtecilikler olduğunu kanıtladı.)
  9. The journalist was fired for publishing a spurious article that lacked credible sources. (Gazeteci, güvenilir kaynakları olmayan yanıltıcı bir makale yayınladığı için işten çıkarıldı.)
  10. The spurious advertisement promised a miracle cure for baldness but was actually a scam. (Yanıltıcı reklam, kellik için mucizevi bir tedavi vaat etti ama aslında dolandırıcılıktı.)
  11. The spurious information in the report was corrected in the revised version. (Raporun yanıltıcı bilgileri, revize edilmiş versiyonda düzeltildi.)
  12. The politician’s spurious claims were fact-checked and found to be false. (Politikacının yanıltıcı iddiaları gerçeklerle kontrol edildi ve yanlış olduğu belirlendi.)
  13. The spurious emails claiming to be from the bank were actually phishing attempts. (Bankadan geldiği iddia edilen yanıltıcı e-postalar aslında phishing

attempts’ti.)
14. The spurious data in the experiment invalidated the results and had to be retested. (Deneydeki yanıltıcı veriler sonuçları geçersiz kıldı ve yeniden test edilmeleri gerekti.)

  1. The spurious accusations against the teacher were proven to be baseless. (Öğretmen hakkındaki yanıltıcı suçlamaların temelsiz olduğu kanıtlandı.)
  2. The spurious reviews of the restaurant were written by the owner’s friends and family. (Restoranın yanıltıcı yorumları, sahibinin arkadaşları ve akrabaları tarafından yazılmıştı.)
  3. The spurious evidence presented by the defense was quickly dismissed by the judge. (Savunmanın sunduğu yanıltıcı deliller, hakim tarafından hızla reddedildi.)
  4. The spurious reasoning in the argument was pointed out by the opponent. (Tartışmada kullanılan yanıltıcı mantık, rakip tarafından belirtildi.)
  5. The spurious claim of the product’s effectiveness was challenged by the consumer watchdog group. (Ürünün etkililiğine dair yanıltıcı iddia, tüketici koruma grubu tarafından sorgulandı.)
  6. The spurious testimony of the witness was contradicted by the forensic evidence. (Tanığın yanıltıcı ifadesi, adli tıp kanıtları tarafından çürütüldü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.