Chirp İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chirp İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chirp Nedir?

Chirp, özellikle kuşların karakteristik bir şekilde çıkardığı cıvıltı veya ötüş sesidir. Ancak teknoloji dünyasında, kablosuz iletişim cihazlarının veri aktarımında kullanılan bir teknoloji olarak da kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The early morning chirp of the birds wakes me up. (Kuşların sabahın erken saatlerindeki cıvıltısı beni uyandırır.)
2. The chirp of the crickets filled the night air. (Çekirgelerin cıvıltısı gece havasını doldurdu.)
3. She heard the chirp of the smoke detector and quickly checked the house. (Duman dedektörünün cıvıltısını duydu ve hızlıca evi kontrol etti.)
4. The little girl was delighted by the chirp of the baby chicks. (Küçük kız, yavru tavukların cıvıltısından çok mutlu oldu.)
5. The chirp of the cell phone signaled a new message. (Cep telefonunun cıvıltısı yeni bir mesajın geldiğini işaret etti.)
6. The bird’s chirp was a familiar sound to him. (Kuşun cıvıltısı onun için tanıdık bir sesti.)
7. The cricket’s chirp was a soothing sound on a warm summer night. (Çekirge cıvıltısı, sıcak bir yaz gecesinde yatıştırıcı bir ses oldu.)
8. The chirp of the smoke detector alerted them to the danger. (Duman dedektörünün cıvıltısı onları tehlike hakkında uyardı.)
9. He couldn’t concentrate on his work because of the constant chirp of the bird outside. (Dışarıdaki kuşun sürekli cıvıltısı yüzünden işine odaklanamadı.)
10. The chirp of the alarm clock startled her awake. (Alarm saatinin cıvıltısı onu uyandırdı.)
11. The chirp of the doorbell announced the arrival of their guests. (Kapı zili cıvıltısı misafirlerinin geldiğini duyurdu.)
12. The chirp of the microwave signaled that her popcorn was ready. (Mikrodalga fırının cıvıltısı, mısır patlatmasının hazır olduğunu işaret etti.)
13. The chirp of the car alarm woke up the entire neighborhood. (Araba alarmının cıvıltısı tüm mahalleyi uyandırdı.)
14. She loved the chirp of the crickets because it reminded her of her childhood. (Çekirgelerin cıvıltısını sevdi çünkü ona çocukluğunu hatırlatıyordu.)
15. The chirp of the baby birds in the nest was a sure sign of spring. (Yuva içindeki yavru kuşların cıvıltısı, baharın kesin bir işaretiydi.)
16. The chirp of the smoke detector was so loud that it hurt his ears. (Duman dedekt

örünün cıvıltısı o kadar yüksek sesle çıktı ki kulaklarına zarar verdi.)
17. She smiled at the chirp of her phone, knowing it was a message from her best friend. (En iyi arkadaşından gelen bir mesaj olduğunu bilerek telefonunun cıvıltısına gülümsedi.)

18. The chirp of the cricket was a comforting sound to him, reminding him of his childhood home. (Çekirgenin cıvıltısı, çocukluk evini hatırlatması sebebiyle onun için rahatlatıcı bir sesti.)
19. The chirp of the fire alarm caused panic in the building. (Yangın alarmının cıvıltısı, binada panik yarattı.)
20. The chirp of the wireless earbuds signaled that they were connected to his phone. (Kablosuz kulaklıkların cıvıltısı, telefonuna bağlandıklarını işaret etti.)