Spinster İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spinster İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spinster Nedir?

Spinster, evlenmemiş ve genellikle belirli bir yaşın üstünde olan kadın anlamına gelir.

  1. My aunt is a spinster and she lives alone. (Teyzem bir bekar kadın ve yalnız yaşıyor.)
  2. The novel’s protagonist is a spinster who finds love later in life. (Romanın kahramanı, sonradan aşkı bulan bir bekar kadındır.)
  3. In the past, women were often stigmatized as spinsters if they remained unmarried. (Geçmişte, evlenmemiş kadınlar sıklıkla bekar kadın olarak damgalanırdı.)
  4. She lived as a spinster all her life and never regretted it. (Hayatı boyunca bekar kadın olarak yaşadı ve asla pişman olmadı.)
  5. Spinsterhood is no longer considered a negative thing in modern society. (Bekar kadın olmak, modern toplumda artık negatif bir şey olarak kabul edilmiyor.)
  6. She was a spinster by choice and had no interest in getting married. (O, tercihen bekar bir kadındı ve evlenmeye ilgisi yoktu.)
  7. Being a spinster doesn’t mean you can’t have a fulfilling life. (Bekar kadın olmak, tatmin edici bir hayat yaşayamayacağınız anlamına gelmez.)
  8. She was labeled a spinster by her neighbors because she never married. (Hiç evlenmediği için komşuları tarafından bekar kadın olarak etiketlendi.)
  9. The book club was full of spinsters who enjoyed reading and discussing literature. (Kitap kulübü, okumayı ve edebiyatı tartışmayı seven bekar kadınlarla doluydu.)
  10. Some people assume that all spinsters are unhappy, but that’s not true. (Bazı insanlar, tüm bekar kadınların mutsuz olduğunu varsayarlar, ancak bu doğru değildir.)
  11. She had a successful career as a lawyer and never felt the need to marry and become a spinster. (Başarılı bir avukat olarak kariyer yapmış ve evlenip bekar bir kadın olma ihtiyacı hissetmemiştir.)
  12. My great-grandmother was a spinster and a schoolteacher in a small town. (Büyük büyükannem, küçük bir kasabada bekar bir kadın ve bir öğretmendi.)
  13. Being a spinster allowed her to travel the world and pursue her passions. (Bekar bir kadın olmak, dünyayı gezmeye ve tutkularını takip etmeye izin verdi.)
  14. She was the last spinster in her family and took great pride in her independence. (Ailesindeki son bekar kadındı ve bağımsızlığından büyük gurur duydu.)
  15. Spinster stereotypes are outdated and

misleading. (Bekar kadınların etiketleri artık modası geçmiş ve yanıltıcı.)
16. She embraced her spinsterhood and refused to conform to society’s expectations of marriage. (Bekar kadın olma durumunu benimsedi ve evlilikle ilgili toplumun beklentilerine uymayı reddetti.)

  1. Despite being a spinster, she had a wide circle of friends and a fulfilling social life. (Bekar bir kadın olmasına rağmen, geniş bir arkadaş çevresi ve tatmin edici bir sosyal hayatı vardı.)
  2. Spinster is often used as an insult, but it shouldn’t be. (Bekar kadın olarak etiketlenmek sıklıkla bir hakaret olarak kullanılır, ancak olmamalıdır.)
  3. She chose to remain a spinster and dedicated her life to charity work. (O, bekar bir kadın olarak kalmayı seçti ve hayır işlerine hayatını adadı.)
  4. The concept of spinsterhood varies across cultures and time periods. (Bekar kadınlık kavramı kültürlere ve zaman dilimlerine göre değişebilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.