Spatter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spatter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spatter Nedir?

Spatter kelimesi Türkçe’de sıçrama, damlama gibi anlamlara gelir. Özellikle bir sıvının ya da maddenin çevresine küçük parçacıklar şeklinde saçılması anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The paint spatter on the wall ruined the whole room. (Duvar üzerindeki boya sıçramaları tüm odanın görünümünü bozdu.)
  2. The chef was covered in grease spatter after cooking the bacon. (Şef, pastırma pişirdikten sonra yağ sıçramalarıyla kaplandı.)
  3. The storm caused mud spatter all over the car. (Fırtına, arabaya her yerine çamur sıçramaları yaptı.)
  4. I need to clean the spatter off my glasses. (Gözlüklerimden sıçrama izlerini temizlemem gerekiyor.)
  5. The sound of rain spatter on the roof was soothing. (Çatıya düşen yağmur sıçramalarının sesi huzur vericiydi.)
  6. The forensic team found blood spatter on the victim’s clothes. (Adli tıp ekibi, kurbanın giysilerinde kan sıçramaları buldu.)
  7. The cook was careful to avoid any oil spatter while frying the chicken. (Aşçı tavuk kızartırken herhangi bir yağ sıçramasından kaçınmak için dikkatliydi.)
  8. The car’s tires kicked up mud spatter as it drove through the puddle. (Arabanın lastikleri, su birikintisi içinden geçerken çamur sıçramaları attı.)
  9. The artist used a spatter technique to create a unique texture on the canvas. (Sanatçı, tuvale benzersiz bir dokuya sahip oluşturmak için bir sıçrama tekniği kullandı.)
  10. The crime scene was covered in blood spatter, making it difficult to determine the victim’s exact position. (Suç mahalli, kurbanın tam konumunu belirlemeyi zorlaştıran kan sıçramalarıyla kaplıydı.)
  11. The rain caused a spatter of mud on the windows. (Yağmur, pencerelerde çamur sıçraması yaptı.)
  12. The welder wore protective gear to prevent any spatter from burning his skin. (Kaynakçı, cildini yakan herhangi bir sıçramayı önlemek için koruyucu ekipman giydi.)
  13. The jogger’s shoes were covered in spatter from running through the puddles. (Koşucunun ayakkabıları, su birikintilerinden geçerken oluşan sıçramalardan kaplanmıştı.)
  14. The painter used a spatter brush to create a starry effect on the ceiling. (Ressam, tavana yıldızlı bir etki yaratmak için bir sıçrama fırçası kullandı.)
  15. The car’s windshield was covered in bug spatter after driving through a swarm of insects. (Ar

açın ön camı, bir böcek sürüsünün içinden geçtikten sonra böcek sıçramalarıyla kaplandı.)
16. The detective examined the blood spatter pattern to determine the direction of the attacker. (Dedektif, saldırganın yönünü belirlemek için kan sıçramalarının desenini inceledi.)

  1. The cook was annoyed by the oil spatter on her clothes after frying the fish. (Aşçı, balık kızarttıktan sonra giysilerindeki yağ sıçramalarından rahatsız oldu.)
  2. The bike tires threw up gravel spatter as he rode through the rocky terrain. (Bisiklet lastikleri, kayalık araziden geçerken çakıl sıçramaları attı.)
  3. The scientist analyzed the spatter of ink on the paper to determine the type of pen used. (Bilim adamı, kalemin türünü belirlemek için kağıda sıçrayan mürekkep izlerini analiz etti.)
  4. The artist accidentally created a spatter of paint on the floor while working on her masterpiece. (Sanatçı, başyapıtı üzerinde çalışırken yanlışlıkla zeminde boya sıçraması oluşturdu.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.