Spanner İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Spanner
Spanner, Türkçe’de “anahtar” anlamına gelen bir kelime olarak kullanılmaktadır. Genellikle, vidaları veya somunları sıkıp gevşetmek için kullanılan bir araçtır.
Örnek cümleler:
- I need a spanner to fix this loose bolt. (Bu gevşek cıvataı düzeltmek için bir anahtara ihtiyacım var.)
- The mechanic used a spanner to tighten the nuts on the car. (Tamirci, arabada somunları sıkmak için bir anahtar kullandı.)
- Can you hand me the spanner? I need to change the tire. (Bana anahtarı uzatabilir misin? Lastiği değiştirmem gerekiyor.)
- The spanner was too big for the bolt, so I had to use a smaller one. (Anahtar cıvataya çok büyüktü, bu yüzden daha küçük bir tane kullanmak zorunda kaldım.)
- The toolbox was missing a spanner, so I had to buy one. (Alet çantasında bir anahtar eksikti, bu yüzden bir tane satın almam gerekti.)
- The spanner slipped and I scraped my hand on the sharp edge. (Anahtar kaydı ve keskin kenara elimi çarptım.)
- The spanner is essential for assembling the furniture. (Mobilyaları birleştirmek için anahtar gerekli.)
- He used a spanner to adjust the tension on the guitar strings. (Gitar tellerinin gerilimini ayarlamak için bir anahtar kullandı.)
- The plumber tightened the pipe with a spanner. (Tesisatçı, boruyu anahtarla sıkıştırdı.)
- The spanner was rusted and wouldn’t turn the bolt. (Anahtar paslandı ve cıvatayı çeviremedi.)
- She used a spanner to open the paint can. (Boya kutusunu açmak için bir anahtar kullandı.)
- The spanner slipped off the nut and hit the ground with a loud clang. (Anahtar somundan kaydı ve yere düşerek yüksek bir ses çıkardı.)
- The mechanic had a variety of spanners in his toolbox. (Tamircinin alet çantasında çeşitli anahtarlar vardı.)
- The spanner was too tight and I couldn’t turn the bolt. (Anahtar çok sıktı ve cıvatayı çeviremedim.)
- He used a spanner to loosen the rusty screws. (Paslı vidaları gevşetmek için bir anahtar kullandı.)
- The spanner slipped and scratched the surface of the metal. (Anahtar kaydı ve metal yüzeyini çizdi.)
- The spanner was too short to reach the bolt in the tight space. (Anahtar dar alanda cıvataya ulaşmak için çok kısaydı.)
- She tightened the nuts with a spanner until they were secure. (Somunları anahtarla sıkılaştırdı, güvenli hale gelene kadar.)
- The spanner was old and worn out, so I had to replace it.
- He forgot to bring his spanner to the job site and had to borrow one from a coworker. (İş sahasına anahtarını getirmeyi unuttu ve bir meslektaşından ödünç almak zorunda kaldı.)
Türkçe Karşılıklar:
- Bu gevşek cıvatayı düzeltmek için bir anahtara ihtiyacım var.
- Tamirci, arabada somunları sıkmak için bir anahtar kullandı.
- Bana anahtarı uzatabilir misin? Lastiği değiştirmem gerekiyor.
- Anahtar cıvataya çok büyüktü, bu yüzden daha küçük bir tane kullanmak zorunda kaldım.
- Alet çantasında bir anahtar eksikti, bu yüzden bir tane satın almam gerekti.
- Anahtar kaydı ve keskin kenara elimi çarptım.
- Mobilyaları birleştirmek için anahtar gerekli.
- Gitar tellerinin gerilimini ayarlamak için bir anahtar kullandı.
- Tesisatçı, boruyu anahtarla sıkıştırdı.
- Anahtar paslandı ve cıvatayı çeviremedi.
- Boya kutusunu açmak için bir anahtar kullandı.
- Anahtar somundan kaydı ve yere düşerek yüksek bir ses çıkardı.
- Tamircinin alet çantasında çeşitli anahtarlar vardı.
- Anahtar çok sıktı ve cıvatayı çeviremedim.
- Paslı vidaları gevşetmek için bir anahtar kullandı.
- Anahtar kaydı ve metal yüzeyini çizdi.
- Anahtar dar alanda cıvataya ulaşmak için çok kısaydı.
- Somunları anahtarla sıkılaştırdı, güvenli hale gelene kadar.
- Anahtar eskimişti ve değiştirmem gerekti.
- İş sahasına anahtarını getirmeyi unuttu ve bir meslektaşından ödünç almak zorunda kaldı.
Hemen Yorum Yaz