Spanner İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spanner İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Spanner

Spanner, Türkçe’de “anahtar” anlamına gelen bir kelime olarak kullanılmaktadır. Genellikle, vidaları veya somunları sıkıp gevşetmek için kullanılan bir araçtır.

Örnek cümleler:

  1. I need a spanner to fix this loose bolt. (Bu gevşek cıvataı düzeltmek için bir anahtara ihtiyacım var.)
  2. The mechanic used a spanner to tighten the nuts on the car. (Tamirci, arabada somunları sıkmak için bir anahtar kullandı.)
  3. Can you hand me the spanner? I need to change the tire. (Bana anahtarı uzatabilir misin? Lastiği değiştirmem gerekiyor.)
  4. The spanner was too big for the bolt, so I had to use a smaller one. (Anahtar cıvataya çok büyüktü, bu yüzden daha küçük bir tane kullanmak zorunda kaldım.)
  5. The toolbox was missing a spanner, so I had to buy one. (Alet çantasında bir anahtar eksikti, bu yüzden bir tane satın almam gerekti.)
  6. The spanner slipped and I scraped my hand on the sharp edge. (Anahtar kaydı ve keskin kenara elimi çarptım.)
  7. The spanner is essential for assembling the furniture. (Mobilyaları birleştirmek için anahtar gerekli.)
  8. He used a spanner to adjust the tension on the guitar strings. (Gitar tellerinin gerilimini ayarlamak için bir anahtar kullandı.)
  9. The plumber tightened the pipe with a spanner. (Tesisatçı, boruyu anahtarla sıkıştırdı.)
  10. The spanner was rusted and wouldn’t turn the bolt. (Anahtar paslandı ve cıvatayı çeviremedi.)
  11. She used a spanner to open the paint can. (Boya kutusunu açmak için bir anahtar kullandı.)
  12. The spanner slipped off the nut and hit the ground with a loud clang. (Anahtar somundan kaydı ve yere düşerek yüksek bir ses çıkardı.)
  13. The mechanic had a variety of spanners in his toolbox. (Tamircinin alet çantasında çeşitli anahtarlar vardı.)
  14. The spanner was too tight and I couldn’t turn the bolt. (Anahtar çok sıktı ve cıvatayı çeviremedim.)
  15. He used a spanner to loosen the rusty screws. (Paslı vidaları gevşetmek için bir anahtar kullandı.)
  16. The spanner slipped and scratched the surface of the metal. (Anahtar kaydı ve metal yüzeyini çizdi.)
  17. The spanner was too short to reach the bolt in the tight space. (Anahtar dar alanda cıvataya ulaşmak için çok kısaydı.)
  18. She tightened the nuts with a spanner until they were secure. (Somunları anahtarla sıkılaştırdı, güvenli hale gelene kadar.)
  19. The spanner was old and worn out, so I had to replace it.
  1. He forgot to bring his spanner to the job site and had to borrow one from a coworker. (İş sahasına anahtarını getirmeyi unuttu ve bir meslektaşından ödünç almak zorunda kaldı.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Bu gevşek cıvatayı düzeltmek için bir anahtara ihtiyacım var.
  2. Tamirci, arabada somunları sıkmak için bir anahtar kullandı.
  3. Bana anahtarı uzatabilir misin? Lastiği değiştirmem gerekiyor.
  4. Anahtar cıvataya çok büyüktü, bu yüzden daha küçük bir tane kullanmak zorunda kaldım.
  5. Alet çantasında bir anahtar eksikti, bu yüzden bir tane satın almam gerekti.
  6. Anahtar kaydı ve keskin kenara elimi çarptım.
  7. Mobilyaları birleştirmek için anahtar gerekli.
  8. Gitar tellerinin gerilimini ayarlamak için bir anahtar kullandı.
  9. Tesisatçı, boruyu anahtarla sıkıştırdı.
  10. Anahtar paslandı ve cıvatayı çeviremedi.
  11. Boya kutusunu açmak için bir anahtar kullandı.
  12. Anahtar somundan kaydı ve yere düşerek yüksek bir ses çıkardı.
  13. Tamircinin alet çantasında çeşitli anahtarlar vardı.
  14. Anahtar çok sıktı ve cıvatayı çeviremedim.
  15. Paslı vidaları gevşetmek için bir anahtar kullandı.
  16. Anahtar kaydı ve metal yüzeyini çizdi.
  17. Anahtar dar alanda cıvataya ulaşmak için çok kısaydı.
  18. Somunları anahtarla sıkılaştırdı, güvenli hale gelene kadar.
  19. Anahtar eskimişti ve değiştirmem gerekti.
  20. İş sahasına anahtarını getirmeyi unuttu ve bir meslektaşından ödünç almak zorunda kaldı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.