Sorry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Sorry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Sorry, Türkçede özür dilemek anlamına gelen bir sözcüktür.
- I’m sorry for being late. (Geç kaldığım için özür dilerim.)
- I’m sorry, I can’t come to the party. (Üzgünüm, partiye gelemiyorum.)
- Sorry to interrupt you, but may I ask a question? (Sizi kesmek istemem ama bir soru sorma izniniz var mı?)
- I’m sorry, I didn’t mean to offend you. (Özür dilerim, seni kırmak istemedim.)
- Sorry, I didn’t catch your name. (Üzgünüm, adınızı anlayamadım.)
- I’m sorry, I forgot to call you back. (Özür dilerim, size geri dönüş yapmayı unuttum.)
- Sorry, I spilled coffee on your shirt. (Üzgünüm, gömleğinize kahve döktüm.)
- I’m sorry, I can’t lend you any money. (Özür dilerim, size para ödünç veremem.)
- Sorry, I have to cancel our plans. (Üzgünüm, planlarımızı iptal etmek zorundayım.)
- I’m sorry, I don’t speak Spanish. (Özür dilerim, İspanyolca konuşamıyorum.)
- Sorry, I didn’t realize you were on the phone. (Üzgünüm, telefondaydığınızı fark etmedim.)
- I’m sorry, I can’t attend the meeting. (Özür dilerim, toplantıya katılamam.)
- Sorry, I ate the last piece of cake. (Üzgünüm, son parçayı ben yedim.)
- I’m sorry, I made a mistake. (Özür dilerim, bir hata yaptım.)
- Sorry, I can’t give you a ride home. (Üzgünüm, sizi eve bırakamam.)
- I’m sorry, I didn’t mean to raise my voice. (Özür dilerim, sesimi yükseltmek istemedim.)
- Sorry, I can’t make it to your wedding. (Üzgünüm, düğününe gelemiyorum.)
- I’m sorry, I didn’t mean to step on your foot. (Özür dilerim, ayağına basmak istemedim.)
- Sorry, I can’t help you with your homework. (Üzgünüm, ödevinde sana yardımcı olamam.)
- I’m sorry, I can’t accept your invitation. (Özür dilerim, davetiyeni kabul edemem.)
- Sorry, I didn’t mean to be rude. (Üzgünüm, kaba olmak istemedim.)
- I’m sorry, I have to reschedule our appointment. (Özür dilerim, randevumuzu ertelemek zorundayım.)
- Sorry, I can’t stay for dinner. (Üzgünüm, akşam yemeği için kalamam.)
- I’m sorry, I forgot to bring the documents. (Özür dilerim, belgeleri getirmeyi unuttum.)
- Sorry, I can’t loan you my car. (Üzgünüm, arabamı sana ödünç veremem.)
- I’m sorry, I didn’t mean to make you cry. (Özür dilerim, seni ağlatmak istemedim.)
- Sorry, I can’t give you a raise. (Üzgünüm, sana zam yapamam.)
- I’m sorry, I have to decline your offer. (Özür dilerim, teklifini reddetmek zorundayım.)
- Sorry, I can’t attend the concert with you. (Üzgünüm, seninle konsere gelemiyorum.)
- I’m sorry, I can’t help you move this weekend. (Özür dilerim, bu hafta sonu senin taşınmana yardımcı olamam.)
Hemen Yorum Yaz