İntoxicate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntoxicate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intoxicate (zehirlemek, sarhoş etmek)

Intoxicate kelimesi bir kişinin zihni, duygusal durumu ya da davranışları üzerinde kontrol kaybına neden olan herhangi bir maddeyle zehirlenmek ya da sarhoş olmak anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. She was completely intoxicated with the atmosphere of the party. (O parti atmosferiyle tamamen sarhoş olmuştu.)
2. Drinking too much alcohol can intoxicate you. (Çok fazla alkol içmek seni sarhoş edebilir.)
3. The poisonous gas has the potential to intoxicate the entire town. (Zehirli gaz bütün kasabayı zehirleyebilir.)
4. The aroma of freshly baked bread intoxicated the senses of the guests. (Taze pişmiş ekmek kokusu konukların duyularını sarhoş etti.)
5. He had a habit of using drugs to intoxicate himself. (Kendisini sarhoş etmek için uyuşturucu kullanma alışkanlığı vardı.)
6. The beauty of the sunset intoxicated everyone who saw it. (Görüntüsüyle gün batımı herkesi sarhoş etti.)
7. The smell of the flowers intoxicated her with nostalgia. (Çiçeklerin kokusu onu nostaljiyle sarhoş etti.)
8. The aroma of the food in the kitchen was intoxicating. (Mutfaktaki yemek kokusu sarhoş ediciydi.)
9. The loud music and flashing lights intoxicated the nightclub visitors. (Yüksek müzik ve flaşlı ışıklar gece kulübü ziyaretçilerini sarhoş etti.)
10. He was charged with driving while intoxicated. (Sarhoşken araba kullanmaktan suçlandı.)
11. The strong scent of the perfume intoxicated her. (Parfümün yoğun kokusu onu sarhoş etti.)
12. The thrill of skydiving intoxicated him. (Paraşütle atlamak heyecan vericiydi ve onu sarhoş etti.)
13. She couldn’t resist the temptation to intoxicate herself with drugs. (Kendisini uyuşturucuyla sarhoş etme baştan çıkarıcılığına dayanamadı.)
14. The suspect was found to be intoxicated at the time of the crime. (Şüpheli, suç anında sarhoş olduğu tespit edildi.)
15. The beauty of the art exhibit intoxicated the viewers. (Sanat sergisinin güzelliği seyircileri sarhoş etti.)
16. The intense emotion in the movie scene intoxicated the audience. (Film sahnesindeki yoğun duygu izleyicileri sarhoş etti.)
17. The drug has the potential to intoxicate the user and cause harm. (Uyuşturucu kullanıcısını sarhoş edebilir ve zarar verebilir.)
18. The feeling of freedom while driving on the open road intoxicated him. (Açık yolda araba kullanırken özgürlük hissi onu sarhoş etti.)
19. The warm sunshine and gentle breeze intoxicated everyone on the beach. (Sıcak güneş ve hafif

rüzgar plajdaki herkesi sarhoş etti.)
20. The strong coffee in the morning can intoxicate and wake you up. (Sabahları güçlü kahve seni sarhoş edebilir ve uyandırabilir.)