Soberly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soberly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soberly

Soberly, Türkçe’de “ağırbaşlı bir şekilde” anlamına gelir.

İşte 20 örnek cümle:

  1. Soberly dressed in a suit and tie, he walked into the interview room. (Ağırbaşlı bir şekilde giyinmiş, takım elbiseli olarak mülakat odasına girdi.)
  2. She spoke soberly about the challenges ahead. (Önündeki zorluklar hakkında ağırbaşlı bir şekilde konuştu.)
  3. After the accident, the driver was soberly reminded of the importance of safe driving. (Kaza sonrasında sürücü, güvenli sürüşün önemini ağırbaşlı bir şekilde hatırlatıldı.)
  4. The CEO addressed the shareholders soberly about the company’s financial situation. (CEO, şirketin mali durumu hakkında hissedarlarına ağırbaşlı bir şekilde hitap etti.)
  5. She approached the situation soberly, carefully considering all the possible outcomes. (Olaya ağırbaşlı bir şekilde yaklaşarak, tüm olası sonuçları dikkatlice değerlendirdi.)
  6. He answered the questions soberly, without giving away any unnecessary information. (Soruşturmaya ağırbaşlı bir şekilde cevap vererek, gereksiz bilgi vermeden.)
  7. The judge listened soberly to the defendant’s testimony. (Hakim, sanığın tanıklığını ağırbaşlı bir şekilde dinledi.)
  8. The news anchor reported the tragic events soberly and with great respect. (Haber sunucusu, trajik olayları saygın bir şekilde ve ağırbaşlı bir şekilde rapor etti.)
  9. She handled the criticism soberly, taking it as an opportunity to improve. (Eleştiriyi ağırbaşlı bir şekilde ele alarak, kendisini geliştirme fırsatı olarak gördü.)
  10. He spoke soberly at the funeral, paying his respects to the deceased. (Cenazede ağırbaşlı bir şekilde konuşarak, ölüye saygısını gösterdi.)
  11. The coach addressed the team soberly, emphasizing the importance of teamwork. (Antrenör, takıma ağırbaşlı bir şekilde hitap ederek, takım çalışmasının önemini vurguladı.)
  12. She approached the problem soberly, breaking it down into smaller, manageable parts. (Soruna ağırbaşlı bir şekilde yaklaşarak, daha küçük ve yönetilebil
  1. He watched the situation soberly, without rushing to make any decisions. (Durumu ağırbaşlı bir şekilde izleyerek, herhangi bir karar almaya acele etmedi.)
  2. The lawyer presented the case soberly, sticking to the facts and avoiding emotional appeals. (Avukat, gerçeklere sadık kalarak ve duygusal çağrılardan kaçınarak davayı ağırbaşlı bir şekilde sunmuştu.)
  3. She accepted the compliment soberly, thanking the person and moving on with the conversation. (Övgüyü ağırbaşlı bir şekilde kabul ederek, kişiye teşekkür etti ve konuşmaya devam etti.)
  4. The doctor spoke soberly to the patient about their diagnosis, offering them options for treatment. (Doktor, hastaya teşhisleri hakkında ağırbaşlı bir şekilde konuşarak, tedavi seçenekleri sunmuştu.)
  5. She approached the decision soberly, weighing the pros and cons before making a choice. (Karara ağırbaşlı bir şekilde yaklaşarak, bir seçim yapmadan önce avantajları ve dezavantajları tarttı.)
  6. The soldier spoke soberly about the dangers of war, drawing on his own experiences. (Asker, savaşın tehlikeleri hakkında kendi deneyimlerinden yararlanarak ağırbaşlı bir şekilde konuştu.)
  7. The manager addressed the staff soberly, outlining the company’s future plans. (Yönetici, şirketin gelecek planlarını belirleyerek personelle ağırbaşlı bir şekilde hitap etti.)
  8. She listened soberly to her friend’s problems, offering support and advice. (Arkadaşının sorunlarını ağırbaşlı bir şekilde dinleyerek, destek ve tavsiyeler sunmuştu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.