Sneeze İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Türkçe: Sneeze
Sneeze, burnun içindeki zararlı maddelerden kurtulmak için yapılan ani bir soluk verme işlemidir.
Örnek cümleler:
- I always sneeze when I’m around cats. (Kedilerin etrafında olduğumda her zaman hapşırırım.)
- She sneezed twice and then blew her nose. (İki kez hapşırdı ve sonra burnunu çekti.)
- He tried to suppress his sneeze but it didn’t work. (Hapşırığını bastırmaya çalıştı ama olmadı.)
- I sneezed so hard that my eyes started watering. (Öyle çok hapşırdım ki gözlerim sulandı.)
- My sister sneezes a lot when she has a cold. (Kız kardeşim nezle olduğunda çok hapşırır.)
- The pepper was so strong that it made me sneeze. (Biber öyle güçlüydü ki hapşırttı.)
- I hate it when people don’t cover their mouth when they sneeze. (Hapşırırken ağzını kapatmayan insanları sevmiyorum.)
- She sneezed so loud that everyone in the room turned to look at her. (O kadar yüksek hapşırdı ki odadaki herkes ona baktı.)
- I’m allergic to pollen, so I sneeze a lot during the spring. (Polene alerjim var, bu yüzden bahar aylarında çok hapşırırım.)
- He sneezed into his elbow to prevent spreading germs. (Mikropların yayılmasını önlemek için dirseğine hapşırdı.)
- She couldn’t stop sneezing after she smelled the flowers. (Çiçekleri kokladıktan sonra hapşırmayı durduramadı.)
- I sneezed so much that I had to take a break from work. (Öyle çok hapşırdım ki işten mola almam gerekti.)
- My dog sneezes whenever he gets excited. (Köpeğim heyecanlandığında hapşırır.)
- He sneezed on the cake and ruined it. (Kekin üzerine hapşırdı ve bozdu.)
- I’m going to sneeze, can you hand me a tissue? (Hapşıracak gibiyim, bana bir mendil verir misin?)
- She sneezed so violently that she hurt her back. (O kadar şiddetli hapşırdı ki sırtını incitti.)
- I always sneeze when I walk into a dusty room. (Tozlu bir odaya girdiğimde her zaman hapşırırım.)
- He tried to hold in his sneeze but it came out anyway. (Hapşırığını içinde tutmaya çalıştı ama yine de çıktı.)
- I sneeze every time I smell cigarette smoke. (Sigara dumanı kokladığımda her zaman hapşırırım.)
- She sneezed so much that she thought she was getting a cold. (Öyle çok hapşırdı ki nezle olacağını düş
- I can feel a sneeze coming on, I need to grab a tissue. (Bir hapşırık geliyor gibi hissediyorum, bir mendil almam gerekiyor.)
- He sneezed and accidentally bumped into the person in front of him. (Hapşırdı ve yanlışlıkla önündeki kişiye çarptı.)
- The dust from the construction site made me sneeze uncontrollably. (İnşaat sahasındaki tozlar kontrolsüzce hapşırmama neden oldu.)
- She was embarrassed when she sneezed during the silent moment in the movie theater. (Sinema salonunda sessiz anlarda hapşırdığında utanmıştı.)
- He sneezed so hard that his glasses flew off his face. (Öyle çok hapşırdı ki gözlükleri yüzünden uçtu.)
- I always sneeze twice in a row, I don’t know why. (Her zaman iki kez arka arkaya hapşırırım, nedenini bilmiyorum.)
- She sneezed while she was putting on her makeup and ruined it. (Makyajını yaparken hapşırdı ve bozdu.)
- I hate it when people say “bless you” after I sneeze, it’s so awkward. (Hapşırdıktan sonra insanların “çok yaşa” demelerini sevmiyorum, çok garip.)
- He sneezed so suddenly that he startled everyone around him. (Birden hapşırdı ve etrafındaki herkesi şaşırttı.)
- The doctor said that if you sneeze too much, it could be a sign of an allergy. (Doktor, çok hapşırmak, alerjinin bir işareti olabileceğini söyledi.)
Hemen Yorum Yaz