Slender İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Slender nedir?
Slender, ince ve uzun anlamına gelen bir sıfattır. Genellikle insan veya nesnelerin görünümüyle ilgili olarak kullanılır.
Örnek cümleler:
- She had a slender figure, which made her look taller than she actually was. (İnce bir fiziği vardı, bu da gerçekte olduğundan daha uzun görünmesine neden oldu.)
- The tree had slender branches that swayed gently in the wind. (Ağacın ince dalları, rüzgarın hafifçe salladığı görüldü.)
- He wore a slender gold chain around his neck. (Boynunda ince bir altın zincir vardı.)
- The building had a slender tower that reached high into the sky. (Bina, gökyüzüne yükselebilen ince bir kulesi vardı.)
- Her fingers were long and slender, perfect for playing the piano. (Parmakları uzun ve inceydi, piyano çalmak için mükemmeldi.)
- The dancer had a slender waist and graceful movements. (Dansçının ince beli ve zarif hareketleri vardı.)
- The cat had a slender tail that twitched when it was excited. (Kedinin heyecanlandığında titreyen ince bir kuyruğu vardı.)
- The dress was made of a light, slender fabric that draped beautifully. (Elbise, güzelce drapeli ince bir kumaştan yapılmıştı.)
- The skyscraper had a slender, modern design that stood out in the city skyline. (Gökdelen, şehir siluetinde ön plana çıkan ince, modern bir tasarıma sahipti.)
- Her face had a slender, delicate beauty that mesmerized everyone who saw her. (Yüzü ince, narin bir güzelliğe sahipti ve onu gören herkesi hipnotize etti.)
- The athlete had a slender frame but was incredibly strong and agile. (Sporcu, ince bir yapıya sahipti ancak inanılmaz derecede güçlü ve çevikti.)
- The pen had a slender barrel that fit comfortably in her hand. (Kalem, eline rahatça sığan ince bir gövdeye sahipti.)
- The airplane had a long, slender wing that glided through the air with ease. (Uçakta, kolayca havada süzülen uzun, ince bir kanat vardı.)
- The flower had slender petals that swayed in the breeze. (Çiçeğin ince taç yaprakları, rüzgarda sallandı.)
- The boat had a slender hull that cut through the water smoothly. (Tekne, suya rahatça kesen ince bir gövdeye sahipti.)
- The bridge had slender arches that spanned the river below. (Köprünün altındaki nehrin üstünde yayılan ince kemerleri vardı.)
- The bird had a slender beak that it used to catch fish. (Kuşun, balık avlamak için kullandığı ince bir gagası
- The model had a slender neck that made her look elegant in any outfit. (Modelin ince bir boynu vardı ve herhangi bir kıyafetle şık görünüyordu.)
- The candle had a slender flame that flickered in the dark. (Mumun ince bir alevi vardı ve karanlıkta titredi.)
- The watch had a slender strap that hugged her wrist comfortably. (Saat, bileğine rahatça sarılan ince bir kayışa sahipti.)
Türkçe karşılıklar:
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce
- İnce bir
- İnce
- İnce
- İnce
Hemen Yorum Yaz