Slander İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slander İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slander Nedir?

Slander, bir kişinin itibarını zedeleyici yalan, yanlış veya uygunsuz ifadeler kullanarak sözlü olarak saldırıda bulunma eylemidir. Sözlü ifade ve yayınlar arasındaki fark nedeniyle, sözlü ifadeler daha sık olarak iftira ve iftira davalarıyla ilgilidir.

Örnek Cümleler:

  1. I heard him slander my name to our boss. (İsmimi patronumuza iftira atarken duydum.)
  2. The politician accused the journalist of slander. (Politikacı gazeteciyi iftira ile suçladı.)
  3. He was sued for slander after making false accusations about his coworker. (İş arkadaşı hakkında yalan suçlamalarda bulunduktan sonra iftira nedeniyle dava edildi.)
  4. She was afraid that her ex-husband would slander her reputation. (Eski kocasının itibarını lekeleyeceğinden korkuyordu.)
  5. The company filed a lawsuit against the competitor for slander. (Şirket rakibi iftira nedeniyle dava açtı.)
  6. The singer was the victim of a vicious slander campaign. (Şarkıcı acımasız bir iftira kampanyasının kurbanı oldu.)
  7. The teacher warned the students about the consequences of slander. (Öğretmen öğrencileri iftiranın sonuçları hakkında uyardı.)
  8. The celebrity filed a lawsuit against the magazine for slander. (Ünlü dergiye iftira nedeniyle dava açtı.)
  9. I can’t believe she would slander her own sister like that. (Kendi kız kardeşine iftira atacağına inanamıyorum.)
  10. The journalist was fired for publishing a slanderous article. (Gazeteci iftira dolu bir makale yayınladığı için kovuldu.)
  11. The politician’s speech was full of slanderous statements. (Politikacının konuşması iftira dolu ifadelerle doluydu.)
  12. The company’s reputation was damaged by the slanderous comments of a former employee. (Eski bir çalışanın iftira dolu yorumları şirketin itibarını zedeledi.)
  13. The lawyer advised his client not to engage in slander during the trial. (Avukat müvekkilini duruşma sırasında iftira atmamaları konusunda uyardı.)
  14. The neighbors were spreading slanderous rumors about the family. (Komşular aile hakkında iftira dolu söylentiler yayıyordu.)
  15. The actress was the target of constant slander from the media. (Oyuncu medyanın sürekli iftira kampanyasına hedef oldu.)
  16. The company issued a statement denying the slanderous accusations. (Şirket iftira dolu suçlamaları reddeden bir açıklama yaptı.)
  17. The school took action against the student who spread slanderous lies about a teacher. (Bir öğretmen hakkında iftira dolu yalanlar yaymış olan öğrenciye okul müdah

rak önlem aldı.)
18. The politician apologized for his slanderous comments about his opponent. (Politikacı rakibi hakkında yaptığı iftira dolu yorumlar için özür diledi.)

  1. The employee was fired for spreading slanderous rumors about the CEO. (Çalışan CEO hakkında iftira dolu söylentiler yaydığı için kovuldu.)
  2. The organization condemned the use of slander as a tactic in political campaigns. (Örgüt siyasi kampanyalarda taktik olarak iftira kullanımını kınadı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.