Slacken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slacken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Slacken Nedir?

Slacken, bir işin ya da aktivitenin hızını ya da yoğunluğunu azaltmak, gevşetmek anlamına gelen bir fiildir.

Örnek cümleler:

  1. I need to slacken my pace if I want to finish this marathon. (Bu maratonu bitirmek istiyorsam, tempomu azaltmam gerekiyor.)
  2. The company decided to slacken the workload during the holiday season. (Şirket, tatil sezonunda iş yükünü azaltmaya karar verdi.)
  3. She took a deep breath to slacken her nerves before going on stage. (Sahneye çıkmadan önce sinirlerini yatıştırmak için derin bir nefes aldı.)
  4. The government urged citizens to slacken their water usage during the drought. (Hükümet, kuraklık sırasında vatandaşların su kullanımını azaltmaları konusunda çağrıda bulundu.)
  5. We decided to slacken the rules for this event to make it more inclusive. (Bu etkinliği daha kapsayıcı hale getirmek için kuralları gevşetmeye karar verdik.)
  6. The weather started to slacken as we approached the coast. (Kıyıya yaklaştıkça hava rüzgarı yavaşladı.)
  7. You need to slacken the tension on the guitar strings before adjusting them. (Ayar yapmadan önce gitar tellerindeki gerilimi azaltmanız gerekiyor.)
  8. The doctor prescribed a medication to slacken the patient’s heart rate. (Doktor, hastanın kalp atış hızını azaltmak için bir ilaç reçete etti.)
  9. The hikers decided to slacken their pace and enjoy the scenery. (Yürüyüşçüler, tempolarını azaltmaya ve manzaranın tadını çıkarmaya karar verdiler.)
  10. The teacher asked the students to slacken their chatter during class. (Öğretmen sınıfta öğrencilerin gürültü yapmasını azaltmalarını istedi.)
  11. The coach instructed the athletes to slacken their training before the competition. (Antrenör, yarışmadan önce sporcuların antrenmanlarını azaltmalarını talimat verdi.)
  12. The police officer signaled the driver to slacken his speed. (Polis memuru, sürücüye hızını azaltması için işaret yaptı.)
  13. The construction workers were instructed to slacken their progress due to safety concerns. (İnşaat işçileri, güvenlik endişeleri nedeniyle ilerlemelerini yavaşlatmaları konusunda talimat aldılar.)
  14. The musician played a soothing melody to slacken the tense atmosphere. (Müzisyen, gerilimli atmosferi yatıştırmak için rahatlatıcı bir melodi çaldı.)
  15. The chef instructed the line cooks to slacken the cooking pace to prevent mistakes. (Şef, hataları önlemek için mutfak çalışanlarının pişirme hızını azaltmalarını istedi.)
  16. The company decided to slacken its hiring process to attract a more

diverse pool of candidates. (Şirket, çeşitlilik arayan daha geniş bir aday havuzunu çekmek için işe alma sürecini gevşetmeye karar verdi.)
17. The teacher allowed the students to slacken their uniform requirements for a casual day. (Öğretmen, rahat bir gün için öğrencilerin kıyafet gereksinimlerini gevşetmelerine izin verdi.)

  1. The artist decided to slacken her strict painting schedule to avoid burnout. (Sanatçı, tükenmişlikten kaçınmak için sıkı resim yapma programını gevşetmeye karar verdi.)
  2. The pilot was instructed to slacken the plane’s speed due to turbulence. (Pilot, türbülans nedeniyle uçağın hızını azaltması konusunda talimat aldı.)
  3. The manager decided to slacken the dress code for the office to create a more comfortable work environment. (Yönetici, daha rahat bir çalışma ortamı yaratmak için ofis için kıyafet kodunu gevşetmeye karar verdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.