Sizzle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sizzle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sizzle Nedir?

Sizzle, İngilizcede ‘şişme’ veya ‘ısınma’ anlamlarına gelen bir fiildir. Aynı zamanda jQuery gibi web geliştirme araçlarında kullanılan bir seçici motorudur.

1. After a few seconds on the grill, the steak began to sizzle. – Izgarada birkaç saniye sonra, biftek şıpır şıpır olmaya başladı.
2. The pan was too hot and the oil sizzled dangerously. – Tava çok sıcaktı ve yağ tehlikeli şekilde şıpırdadı.
3. As the water touched the hot pan, it sizzled and evaporated instantly. – Sıcak tavaya su değince hemen şıpırdadı ve buharlaştı.
4. He threw the bacon on the hot skillet, and it sizzled immediately. – Sıcak tavaya bacon attı ve hemen şıpırdamaya başladı.
5. The sound of the sizzling fire filled the air. – Şişen ateşin sesi havayı doldurdu.
6. The vegetables were sizzling in the pan, filling the kitchen with delicious smells. – Sebzeler tavada şıpır şıpır oluyordu ve mutfak lezzetli kokularla doluydu.
7. The hot oil sizzled and splattered as she dropped the chicken into the frying pan. – Tavuğu kızartma tavasına bıraktığında sıcak yağ şıpırdadı ve sıçradı.
8. The sun was sizzling hot, and she could feel the sweat running down her face. – Güneş kavurucu sıcaktı ve yüzünden terler aktığını hissediyordu.
9. She heard the sound of the steak sizzling on the grill, and her mouth watered in anticipation. – Izgarada bifteğin şıpırdama sesini duydu ve tükürüğü ağzında toplandı.
10. The bacon was sizzling and popping in the frying pan, making a delicious aroma. – Bacon tavada şıpır şıpır oluyordu ve lezzetli bir aroma yayılıyordu.
11. The hot water sizzled as it poured over the tea leaves. – Sıcak su çay yapraklarının üzerine döküldüğünde şıpırdadı.
12. She could hear the sizzling sound of the fireworks in the distance. – Uzakta havai fişeklerin şıpırdama sesini duyabiliyordu.
13. The sizzling heat of the desert made it hard to breathe. – Çölün şiddetli sıcaklığı nefes almalarını zorlaştırdı.
14. The sausages were sizzling on the grill, filling the air with a delicious smell. – Sosisler

ızgarada şıpır şıpır oluyordu ve havayı lezzetli bir koku kaplamıştı.
15. The hot oil sizzled as she added the onions to the frying pan. – Soğanları kızartma tavasına eklediğinde sıcak yağ şıpırdadı.

16. The sizzling sound of the bacon woke him up from his sleep. – Bacon’un şıpırdama sesi uyku halinden uyandırdı.
17. As the egg hit the hot frying pan, it sizzled and began to cook. – Yumurta sıcak kızartma tavasına düştüğünde şıpırdadı ve pişmeye başladı.
18. The sizzling sound of the firewood added to the peaceful ambiance of the cabin. – Odunların şıpırdama sesi kabinin huzurlu ortamına katkıda bulundu.
19. She put the steak on the hot grill, and it immediately began to sizzle. – Izgaraya bifteği koydu ve hemen şıpırdamaya başladı.
20. The hot oil sizzled as she fried the fish, creating a delicious smell. – Balığı kızarttığında sıcak yağ şıpırdadı ve lezzetli bir koku yarattı.