Situation-Sitch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Situation-Sitch İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Situation-Sitch

Situation kelimesi, Türkçe’de “durum” anlamına gelir. Sitch ise, “situation” kelimesinin kısaltılmış hali olarak kullanılır.

1. The situation in the Middle East is very complicated. (Ortadoğu’daki durum çok karmaşık.)
2. I’m sorry, I can’t come to the meeting because of a family situation. (Üzgünüm, ailevi bir durum nedeniyle toplantıya gelemiyorum.)
3. She handled the difficult situation with ease. (Zor durumu kolayca halletti.)
4. The situation in the hospital is under control now. (Hastanedeki durum şu anda kontrol altında.)
5. We need to assess the situation before making any decisions. (Karar vermeden önce durumu değerlendirmemiz gerekiyor.)
6. He’s in a tough situation and could use our help. (Zor bir durumda ve yardımımıza ihtiyacı var.)
7. I’m afraid the situation is more serious than we thought. (Korkarım durum düşündüğümüzden daha ciddi.)
8. The situation in the economy is improving slowly. (Ekonomideki durum yavaşça iyileşiyor.)
9. This is a unique situation that requires a creative solution. (Bu, yaratıcı bir çözüm gerektiren eşsiz bir durumdur.)
10. She’s very good at adapting to new situations. (Yeni durumlara uyum sağlamada çok iyi.)
11. We’re currently in a situation where we need to cut costs. (Şu anda maliyetleri azaltmamız gereken bir durumdayız.)
12. The situation with the pandemic is still uncertain. (Pandemiyle ilgili durum hala belirsiz.)
13. We need to address the situation before it gets worse. (Durum kötüleşmeden önce ele almalıyız.)
14. The situation in the company is not good, and many people are losing their jobs. (Şirketteki durum iyi değil ve birçok insan işlerini kaybediyor.)
15. She’s been in this situation before and knows what to do. (Bu durumda önceden de bulunmuş ve ne yapacağını biliyor.)
16. The situation with the weather is improving, and we should see some sun later today. (Hava durumuyla ilgili durum iyileşiyor ve bugün ilerleyen saatlerde güneşi görebilmeliyiz.)
17. We’re in a delicate situation and need to be very careful about what we say. (Hassas bir durumda olduğumuz için ne söylediğimize çok dikkat etmeliyiz.)
18. The situation in the country is stable, and there is no immediate danger. (Ülkedeki durum stabil ve anında tehlike yok.)
19. He’s not used to dealing with difficult situations and tends to panic. (Zor durumlarla başa çıkmaya alışkın değil ve panik yapma eğilimindedir.)
20. The situation with the project is going well, and we should finish on time. (Projeyle ilgili durum iyi gidiyor ve zamanında bitirebiliriz.)

Devam Et – Continue

Devam et kelimesi, Türkçe’de “bir şeye devam etmek” anlamına gelir ve özellikle bir eylemi sürdürmek ya da başladığımız bir işi tamamlamak için kullanılır.

1. I need to continue working on this project until it’s finished. (Bu proje tamamlanana kadar üzerinde çalışmaya devam etmeliyim.)
2. She decided to continue her education and go back to school. (Eğitimine devam etmeye ve okula geri dönmeye karar verdi.)
3. We can continue this discussion later when we have more time. (Daha fazla zamanımız olduğunda bu konuşmayı devam ettirebiliriz.)
4. The rain is expected to continue throughout the weekend. (Yağmurun hafta sonu boyunca devam etmesi bekleniyor.)
5. He was advised by the doctor to continue taking the medication. (Doktor tarafından ilacı almaya devam etmesi önerildi.)
6. She’s been practicing every day to continue improving her skills. (Beceri geliştirmeye devam etmek için her gün çalışıyor.)
7. We need to continue to follow the safety protocols to prevent the spread of the virus. (Virüsün yayılmasını önlemek için güvenlik protokollerini takip etmeye devam etmeliyiz.)
8. The company plans to continue expanding its operations in the coming years. (Şirket, önümüzdeki yıllarda operasyonlarını genişletmeye devam etmeyi planlıyor.)
9. He promised to continue supporting the charity organization. (Hayır kurumunu desteklemeye devam etmeyi vaat etti.)
10. The negotiations will continue until a compromise is reached. (Anlaşma sağlanana kadar müzakereler devam edecek.)
11. The concert will continue despite the rain. (Yağmura rağmen konser devam edecek.)
12. The project team needs to continue to collaborate to meet the deadline. (Proje ekibi, süresi dolmadan önce işbirliğine devam etmelidir.)
13. She had to continue working even though she was feeling unwell. (İyi hissetmediği halde çalışmaya devam etmek zorunda kaldı.)
14. He promised to continue to work hard to achieve his goals. (Hedeflerini başarmak için çalışmaya devam etmeyi vaat etti.)
15. The company decided to continue with its plan despite the challenges it faced. (Şirket, karşılaştığı zorluklara rağmen planına devam etmeye karar verdi.)
16. The team needs to continue practicing to improve their performance. (Performanslarını artırmak için takımın çalışmaya devam etmesi gerekiyor.)
17. The teacher asked the students to continue working on their projects over the weekend. (Öğretmen, öğrencilere hafta sonu projeleri üzerinde çalışmaya devam etmelerini istedi.)
18. He needs to continue taking driving lessons until he passes the exam. (Sınavı geçene kadar sürüş derslerine devam etmesi