Sinless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sinless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sinless Nedir?

Sinless, Türkçe’de günahsız, günahsız olan anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. It was a sinless day, without any clouds in the sky. (Günahsız bir gündü, gökyüzünde hiçbir bulut yoktu.)
2. The baby’s smile was so pure and sinless. (Bebekin gülümsemesi çok saf ve günahsızdı.)
3. He lived a sinless life, always doing good for others. (Başkaları için iyi şeyler yapan günahsız bir hayatı vardı.)
4. The priest preached about the importance of living a sinless life. (Rahip, günahsız bir hayat yaşamanın öneminden bahsetti.)
5. The painting depicted a sinless world where everything was perfect. (Tablo, her şeyin mükemmel olduğu günahsız bir dünyayı resmediyordu.)
6. The young couple promised to live a sinless life together. (Genç çift, birlikte günahsız bir hayat yaşama sözü verdi.)
7. The little girl’s innocence made her seem sinless. (Küçük kızın masumiyeti, onu günahsız gibi gösterdi.)
8. The monks believed in striving towards a sinless existence. (Keşişler, günahsız bir varoluşa ulaşmaya çalışmayı inanırlar.)
9. The fairy tale told of a sinless princess who was loved by all. (Peri masalı, herkes tarafından sevilen günahsız bir prensesi anlatıyordu.)
10. The prophet preached that only a sinless person could enter heaven. (Peygamber, sadece günahsız bir kişinin cennete girebileceğini öğütledi.)
11. The cat’s green eyes were so intense and sinless. (Kedinin yeşil gözleri çok yoğun ve günahsızdı.)
12. The couple’s love was so strong and sinless. (Çiftin aşkı çok güçlü ve günahsızdı.)
13. The girl’s laughter was so joyous and sinless. (Kızın kahkahası çok neşeli ve günahsızdı.)
14. The boy’s heart was so pure and sinless. (Çocuğun kalbi çok saf ve günahsızdı.)
15. The church believed in the possibility of a sinless life on earth. (Kilise, dünyada günahsız bir hayatın mümkünlüğüne inanır.)
16. The teacher stressed the importance of sinless behavior in school. (Öğretmen, okuldaki günahsız davranışın önemine vurgu yaptı.)
17. The artist’s work was inspired by the idea of a sinless world. (Sanatçının çalışması, günahsız bir dünya fikrinden esinlenmişti.)
18. The preacher spoke of the need to live a sinless life to be closer to God. (Vaiz, Tanrı’ya daha yakın olmak için günahsız bir hayat yaşamanın gerekliliğinden bahsetti.)
    19

. The wedding ceremony was conducted in a sinless manner, with the couple exchanging vows of eternal love. (Düğün töreni, çiftin sonsuz aşk yemini değiştirdiği günahsız bir şekilde gerçekleştirildi.)
20. The butterfly’s wings were delicate and sinless, fluttering in the breeze. (Kelebeğin kanatları ince ve günahsızdı, rüzgarın esintisiyle uçuşuyordu.)