Sink İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sink İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sink (Lavabo)

Sink kelimesi, evlerde veya iş yerlerinde kullanılan lavabo anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. I need to wash my hands in the sink. (Elimi lavaboda yıkamam gerekiyor.)
2. The sink is clogged and needs to be unclogged. (Lavabo tıkalı ve açılması gerekiyor.)
3. The sink is full of dirty dishes. (Lavabo kirli bulaşıklarla dolu.)
4. She looked at herself in the sink mirror. (Kendini lavabo aynasında gözlemledi.)
5. He accidentally dropped his phone in the sink. (Telefonunu lavaboya düşürdü.)
6. The plumber fixed the leaky sink. (Tesisatçı sızan lavaboyu tamir etti.)
7. The sink faucet needs to be replaced. (Lavabo musluğu değiştirilmeli.)
8. Can you pour some water into the sink for me? (Biraz suyu lavaboya dökebilir misin?)
9. The sink was made of stainless steel. (Lavabo paslanmaz çelikten yapılmıştı.)
10. The bathroom sink was separate from the bathtub. (Banyo lavabosu küvetten ayrıydı.)
11. The sink was so full of bubbles that he couldn’t see the drain. (Lavabo köpüklerle doluydu ve gideri göremedi.)
12. She washed the baby’s face in the sink. (Bebek yüzünü lavaboda yıkadı.)
13. The sink was too small to wash the big pots. (Lavabo büyük tencereleri yıkamak için çok küçüktü.)
14. He splashed water all over the sink while washing his face. (Yüzünü yıkarken lavaboya su sıçrattı.)
15. The sink was filled with warm soapy water. (Lavabo sıcak sabunlu suyla doluydu.)
16. She rinsed the vegetables in the sink before cooking. (Pişirmeden önce sebzeleri lavaboda duruladı.)
17. The sink was located next to the toilet in the small bathroom. (Lavabo küçük banyoda tuvaletin yanındaydı.)
18. He brushed his teeth over the sink. (Dişlerini lavabo üzerinde fırçaladı.)
19. The sink was cracked and needed to be replaced. (Lavabo çatlak ve değiştirilmeli.)
20. She poured the leftover soup down the sink drain. (Kalan çorbayı lavabo giderine döktü.)

Sink (Batmak)

Sink kelimesi, bir şeyin suyun altında batması anlamına da gelir.

Örnek cümleler:

1. The boat sank in the middle of the ocean. (Tekne okyanusun ortasında battı.)
2. The Titanic sank after hitting an iceberg. (Titanik buzdağına çarptıktan sonra battı.)
3. The ship sank during the storm. (Gemisi fırtına sırasında battı.)
4. The anchor sank to the bottom of the sea. (Çapa denizin dibine battı.)
5. He watched the coin sink to the bottom of the pool. (Paranın havuza batmasını izledi.)
6. The rock sank to the bottom of the river. (Kaya nehrin dibine battı.)
7. The toy boat sank to the bottom of the bathtub. (Oyuncak tekne küvetin dibine battı.)
8. The heavy bag of sand sank into the soft ground. (Ağır kum torbası yumuşak zemine battı.)
9. The fish sank its teeth into the bait. (Balık yemi ısırarak batırdı.)
10. The ship’s captain ordered the crew to abandon ship before it sank. (Gemi kaptanı gemi batmadan önce mürettebatı gemiden tahliye etmeleri için emir verdi.)
11. The old car finally sank into the swamp. (Eski araba sonunda bataklığa battı.)
12. The submarine slowly sank deeper and deeper into the ocean. (Denizin derinliklerine doğru yavaşça batan denizaltı.)
13. The heavy stone sank into the soft mud. (Ağır taş yumuşak çamurun içine batırdı.)
14. The anchor sank into the sand at the bottom of the lake. (Çapa gölün dibindeki kuma battı.)
15. The sun slowly sank below the horizon. (Güneş yavaşça ufuk çizgisinin altına battı.)
16. The ship sank with all hands on board. (Gemi tüm mürettebatıyla battı.)
17. The weight sank to the bottom of the deep pool. (Ağırlık derin havuzun dibine battı.)
18. The diver watched as the shipwreck sank into the murky depths. (Dalışçı, enkazın bulanık derinliklere batışını izledi.)
19. The stone statue sank into the soft earth as time passed. (Zaman geçtikçe taş heykel yumuşak toprağa batmaya başladı.)
20. The heavy snow sank the fragile roof of the old house. (Ağır kar eski evin hassas çatısını bastırdı.)