Sinecure İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sinecure İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sinecure Nedir?

Sinecure, kişinin az emek ve sorumlulukla yüksek bir ücret veya avantaj sağlayan iş veya pozisyondur.

Örnek Cümleler:

1. My uncle got a sinecure job in the government and he’s been getting paid for doing nothing. (Amcam hükümette sinekür bir işe girdi ve hiçbir şey yapmadan para alıyor.)
2. Being the CEO of the company is not a sinecure job, it requires a lot of hard work and decision making. (Şirketin CEO’su olmak kolay bir iş değil, çok fazla çalışma ve karar verme gerektirir.)
3. He was given a sinecure position just because he was related to the boss. (Patronla akrabalığı olduğu için bir sinekür pozisyonu verildi.)
4. The job of the lifeguard at this hotel is a sinecure job because there’s never an emergency. (Bu oteldeki cankurtaranın işi sinekür bir iş çünkü hiçbir zaman acil durum olmaz.)
5. The director of the museum has a sinecure job because he doesn’t have to do much except attend some events. (Müze müdürünün işi sinekür bir iş çünkü sadece bazı etkinliklere katılmaktan başka çok fazla işi yok.)
6. After working for years, he finally got a sinecure job in the company. (Yıllarca çalıştıktan sonra, sonunda şirkette sinekür bir işe sahip oldu.)
7. Some politicians get sinecure positions after they retire from politics. (Bazı siyasetçiler siyasetten emekli olduktan sonra sinekür pozisyonlar alırlar.)
8. The ambassador’s job in that country was a sinecure job because there were no conflicts or crises during his term. (O ülkedeki büyükelçinin işi sinekür bir işti çünkü dönemi boyunca hiçbir çatışma veya kriz olmadı.)
9. He was hoping to get a sinecure job in the company, but he had to start from the bottom like everyone else. (Şirkette sinekür bir işe sahip olmayı umuyordu, ancak herkes gibi en alttan başlamak zorunda kaldı.)
10. The CEO’s assistant has a sinecure job because she doesn’t have much to do except schedule meetings. (CEO’nun asistanı sinekür bir işe sahiptir çünkü sadece toplantıları planlamaktan başka pek bir işi yoktur.)
11. The professor has a sinecure job at the university because he’s been there for so long and has tenure. (Profesör üniversitede sinekür bir işe sahip çünkü uzun zamandır orada ve sürekli görevli.)
12. Some people think that the job of a receptionist is a sinecure job because it’s easy, but it requires a lot of patience and organization skills. (Bazı insanlar, bir resepsiyonistin işinin kolay olduğunu düşünüyorlar, ancak sabır ve organiz

asyon becerileri gerektirir.)
13. The senator’s position in the government was a sinecure job because he had no real power or influence. (Senatörün hükümetteki pozisyonu sinekür bir işti çünkü gerçek bir gücü veya etkisi yoktu.)

14. The CEO’s son was given a sinecure job in the company even though he had no experience or qualifications. (CEO’nun oğlu hiç deneyimi veya yeterliliği olmasına rağmen şirkette sinekür bir iş verildi.)
15. Some people believe that being a royal is a sinecure job because they don’t have to work for a living. (Bazı insanlar kraliyetin sinekür bir iş olduğuna inanıyorlar çünkü geçimlerini sağlamak için çalışmak zorunda değiller.)
16. He thought the job of a security guard was a sinecure job, but he soon realized it was a lot of hard work. (Bir güvenlik görevlisinin işinin sinekür bir iş olduğunu düşündü, ancak kısa sürede çok zor olduğunu fark etti.)
17. The company’s board of directors is mostly made up of retired executives who have sinecure positions. (Şirketin yönetim kurulu çoğunlukla sinekür pozisyonları olan emekli yöneticilerden oluşur.)
18. The job of a librarian may seem like a sinecure job, but it requires a lot of knowledge and organization skills. (Bir kütüphanecinin işi sinekür bir iş gibi görünebilir, ancak birçok bilgi ve organizasyon becerisi gerektirir.)
19. The CEO’s wife was given a sinecure job in the company’s marketing department even though she had no experience in the field. (CEO’nun eşi pazarlama departmanında hiçbir deneyimi olmamasına rağmen şirkette sinekür bir iş verildi.)
20. The job of a tour guide may seem like a sinecure job, but it requires a lot of knowledge and communication skills. (Bir rehberin işi sinekür bir iş gibi görünebilir, ancak birçok bilgi ve iletişim becerisi gerektirir.)