Sidewalk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Sidewalk Nedir?
Sidewalk, İngilizce’de “kaldırım” anlamına gelir. Genellikle yaya trafiği için ayrılmış yoldur ve binaların veya evlerin önünde yer alır.
Örnek Cümleler:
- I always walk on the sidewalk when I go to the park. (Parka giderken her zaman kaldırımda yürürüm.)
- The sidewalk was cracked and uneven, making it difficult to walk on. (Kaldırım çatlak ve düzensizdi, yürümek zordu.)
- The little girl skipped happily along the sidewalk. (Küçük kız mutlu bir şekilde kaldırımın üzerinde zıpladı.)
- The city council decided to install new lights along the sidewalk to improve safety. (Belediye, güvenliği artırmak için kaldırım boyunca yeni ışıklar kurmaya karar verdi.)
- She tripped and fell on the sidewalk, scraping her knee. (Kaldırımda tökezleyip düştü, dizini çizdi.)
- I saw a group of teenagers skateboarding on the sidewalk. (Bir grup genç, kaldırım üzerinde kaykay yapıyordu.)
- The sidewalk was covered in snow, making it slippery and dangerous. (Kaldırım karla kaplıydı, kaygan ve tehlikeliydi.)
- He walked briskly along the sidewalk, trying to keep up with his friend. (Arkadaşıyla ayak uydurmaya çalışarak kaldırımın üzerinde hızlı adımlarla yürüdü.)
- The store had a sign outside on the sidewalk advertising a sale. (Mağaza, satışa dair bir reklam için kaldırımın dışında bir işaret koydu.)
- The sidewalk was crowded with people during the parade. (Geçit sırasında kaldırım insanlarla doluydu.)
- The dog barked at the people passing by on the sidewalk. (Köpek, kaldırımdan geçen insanlara havladı.)
- She stopped on the sidewalk to tie her shoelaces. (Ayakkabı bağını bağlamak için kaldırımda durdu.)
- The homeless man sat on the sidewalk, holding out a cup for spare change. (Evsiz adam, bozuk para için bir bardak tutarak kaldırımda oturdu.)
- The restaurant had outdoor seating on the sidewalk. (Restoran, kaldırımda açık hava oturma alanı vardı.)
- The children drew pictures on the sidewalk with chalk. (Çocuklar tebeşirle kaldırıma resim çizdiler.)
- She jogged along the sidewalk, listening to music on her headphones. (Kulaklıklarını takarak kaldırımın üzerinde koştu.)
- The sidewalk was lined with trees, providing shade on a hot day. (Kaldırım ağaçlarla çevriliydi, sıcak bir günde gölge sağladı.)
- The police officer directed traffic on the busy sidewalk. (Polis memuru yoğun kaldırımda
trafiği yönlendirdi.)
19. The children played hopscotch on the sidewalk. (Çocuklar kaldırımda seksek oynadılar.)
- The sidewalk was being repaired, so pedestrians had to use the street instead. (Kaldırım tamir ediliyordu, bu yüzden yaya trafiği yolun üzerinde ilerlemek zorunda kaldı.)
Türkçe Karşılıklar:
- Parka giderken her zaman kaldırımda yürürüm.
- Kaldırım çatlak ve düzensizdi, yürümek zordu.
- Küçük kız mutlu bir şekilde kaldırımın üzerinde zıpladı.
- Belediye, güvenliği artırmak için kaldırım boyunca yeni ışıklar kurmaya karar verdi.
- Kaldırımda tökezleyip düştü, dizini çizdi.
- Bir grup genç, kaldırım üzerinde kaykay yapıyordu.
- Kaldırım karla kaplıydı, kaygan ve tehlikeliydi.
- Arkadaşıyla ayak uydurmaya çalışarak kaldırımın üzerinde hızlı adımlarla yürüdü.
- Mağaza, satışa dair bir reklam için kaldırımın dışında bir işaret koydu.
- Geçit sırasında kaldırım insanlarla doluydu.
- Köpek, kaldırımdan geçen insanlara havladı.
- Ayakkabı bağını bağlamak için kaldırımda durdu.
- Evsiz adam, bozuk para için bir bardak tutarak kaldırımda oturdu.
- Restoran, kaldırımda açık hava oturma alanı vardı.
- Çocuklar tebeşirle kaldırıma resim çizdiler.
- Kulaklıklarını takarak kaldırımın üzerinde koştu.
- Kaldırım ağaçlarla çevriliydi, sıcak bir günde gölge sağladı.
- Polis memuru yoğun kaldırımda trafiği yönlendirdi.
- Çocuklar kaldırımda seksek oynadılar.
- Kaldırım tamir ediliyordu, bu yüzden yaya trafiği yolun üzerinde ilerlemek zorunda kaldı.
Hemen Yorum Yaz